26 Şubat 2014 Çarşamba

Bebek kurabiyeleri

İlk defa hiç tanımadığım birisine kurabiye yaptım desem :) Yeni doğacak bir kız bebeği için yaptığım kurabiyeler çok cici oldular :) Onlar güzel ben ise mutlu...Buyrun fotoğrafları :)

 
 
Bu da Ada'nın minik ablası üzülmesin diye. Onun için sadece bir adet kurabiyecik :) Hemen aynı renklerden; pratik :)

Brokoli çorbası

Hep içerim bir yerlerde brokoli çorbasını ve çok da severim. Her içtiğimde de ben de yapmalıyım diye düşünürdüm. Geçenlerde içince dışarıda gene aynı şeyi düşündüm. Evde de brokoli vardı. Hemen bir nasıl yapılır araştırmasından sonra sağlıklı ve iyi olacağını düşündüğüm bir tarif buldum. Çok güzel oldu. Mutlaka denemelisiniz. Kış için harika bir çorba alternatifi :)
NOT: Bu çorbayı yaptığımda evimizde Nesrin anne ve Necati baba da vardı :) Onlar da çok beğendiler. Çorba resmi istek üzerine Nesrin anneli :)
Brokoli Çorbası

Malzemeler:
Yarım kilo brokoli
1 çorba kaşığı tereyağı
1 çorba kaşığı un
1.5 su bardağı süt
2 su bardağı sıcak su(Eğer yoğun olduğunu düşünürseniz biraz daha su ekleyebilirsiniz)
Karabiber, Tuz

Yapılışı:
Önce brokolileri az suda haşlıyoruz. Haşlandıktan sonra suyunu süzüp (çok az suyu kalsın) blenderla püre yapıyoruz.
Tencerede tereyağını eritip, unu katıyor ve un kokusu geçene kadar unu kavuruyoruz.
Sütü yavaş yavaş ve karıştırarak ekliyoruz.Kaynayana kadar karistiriyoruz.
Püre yaptığımız brokolileri de ekliyoruz. Karabiber ekliyoruz. Karıştırıyoruz.
En son kaynar suyu da ekleyip, tuzunu katıyoruz ve bir taşım kaynadıktan sonra altını kapatıyoruz.
harika çorbamız hazır :) Afiyet olsun...

20 Şubat 2014 Perşembe

By Primarima' dan fotoğraflı tepsi...

Ebru Ceylan Çap çok uzun süredir eğlenerek ve zevk alarak takip ettiğim ve başarılı bulduğum iki çocuk annesi bir bayan..Kendisinin bloğunu, blog okumaya merak saldığım 3-4 yıl önce keşfettim. O zamanlar benim de bir bloğum olsun düşüncem hiç yoktu. Sadece okumayı seviyordum. Ebru Ceylan Çap artık bloğuna yazmıyor; ancak kendisini instagrama takılmaya başladığım günlerde tekrar buldum. Yaptığı her şeyin çok güzel olduğunu ve evlenmeden önce buraya bakmam gerektiğini kendisini instagramda görünce hatırlayabildim ne yazık ki... Şimdi kendisinin yaptığı ürünlere bakarken, yaa ben bunu niye görmemişim dediğim ürünler o kadar çok ki...Mesela gelin tişörtlerine özellikle bayılıyorum...Neyse ne yapalım benim de tişörtüm olmayıverdi. Ama siz olmasını isterseniz evlenmeden önce bir göz atın derim Ebru Ceylan Çap'ın ürünlerine....
Evlendikten sonra kendisini tekrar bulmam onun ürünlerinden mahrum kalacağım anlamına gelmiyor tabi ki...Daha fazla kendimi tutamayarak yaptırdığım fotoğraflı tepsim işte karşınızda...
Kendisi bana ulaşırken kargonun azizliğine uğramış olsa da, Ebru hanım ve ekibi beni hiç uğraştırmadan hemen yenisini yapıp gönderiyorlar. Ben çok beğendim. Siz de almak isterseniz nasıl sipariş vereceğinizi yukarıda verdiğim siteyi inceleyerek öğrenebilirsiniz.
Çok hoşuma gittiği için bir de Yıldızcığa yaptırdım aynısından. Umarım güle güle kullanır :)
Yıldız'ın tepsi fotoğrafını ben çektiğim, kendi tepsimin fotoğrafını da Ebru hanımın instagram hesabından aldığım için benimki daha güzel görünüyor :) Çünkü ben tam bir fotoğraf çekme özürlüyüm bloğum olmasına rağmen :) Yoksa ikisi de birbirinin aynısı :)

Beypazarı

Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'dan misafirlerim vardı bizde. Üniversiteden arkadaşlarım Evrim, Elif ve Evrimin eşi Barış. Güzel ve eğlenceli bir hafta sonu geçirdik beraberce. Ama insan bilemiyor İstanbul gibi bir yerden gelmiş misafirler Ankara'da üstelik de kışın nereye götürülür. Son zamanlarda havalar iyi gibi olduğundan neyse demiştim en azından havalar güzel; Ankara'nın alışveriş merkezlerine kalmadık gezmek için diye düşünmüştüm ki Cumartesi sağnak yağmur yağdı Ankara'ya...Biz de ne yapalım ne yapalım diye düşündük sonra Güneş Beypazarı'nın hava durumuna baktı. Orası yağışlı görünmüyordu. Kızlar da çok isteyince hadi dedik bir şansımızı deneyelim...
Gerçekten de yağmur yoktu Beypazarı' nda. Ama biraz geç gidince pek de gezemedik.
Önce bir İnözü vadisine uğradık. Ama kış olduğu için pek de tadı yoktu. Normalde güzelce bir vadi. Daha önce gitmiştim. Aslında Beypazarı'na sabahtan gidip işte burada güzel bir kahvaltı yapmak lazım. Biz şöyle bir bakınıp çıktık ama.
Sonra Beypazarı sokaklarını turladık. Yöresel ürünler satın aldık. Herkes bir şeyler ikram etmeye çalışıyor sokaklarda. Nereye bakacağımızı ne yiyeceğimizi şaşırdık.
Şimdi Beypazarı'na gidip de güveç yemeden dönemezdik. Beypazarı'nın benim bildiğim en güzel yemek yenecek yeri Taş Mektep'dir. Taş Mektep'de Beypazarı tarhanasının, yayık ayranının, sarmasının, güvecinin, mumbarının (sucuk köftesi gibi bir şey) ve 80 kat ev baklavasının tadına baktık. Hepsi çok güzeldi. Taş Mektep'in sitesinden aldığım fotoğraflarla yediğim yemekler arasında görünüş olarak bir fark olmadığını söyleyebilirim :)



Oradan yaşayan müze'ye geçtik. Çünkü diğer müzeler kapanmıştı; oraları gezemedik. Burası özel bir müze olduğu için açık kalmış o saate kadar. Müzede bizimle çok güzel ilgilendiler. Çünkü bizden başka kimse yoktu. Güneş karagöz hacivat bile oynattı. Güzel vakit geçirdik. Sonra da Ankara'ya geri döndük. Zaman kısıtından ve saatten dolayı hıdırlık tepesine ve diğer müzelere maalesef gidemedik. Biz gene gideriz Güneş'le ama kızlar görseydi hiç fena olmazdı ama...
Aslında sadece Beypazarı'ndan bahsedecektim. Ama gerisini de anlatayım. Kendimi durduramadım :) Akşam Evrim'in doğum gününü kutlamak için ODTU Mezunları Derneği Vişnelik'e gittik. Biz oraya bu sene üye olduk. İmkanlarından faydalanmaya çalışıyoruz. Spor salonuna gidiyoruz. Ben plates,zumba yada latin aerobik derslerine katılmaya çalışıyorum vakit buldukça. Her perşembe, cuma, cumartesi ve pazar gecesi de bildiğim kadarıyla canlı müzik var. Biz de canlı müzik dinlemeye gittik. Çok güzeldi. Tavsiye ediyorum. Dışarıdan giriş mümkün ancak üyelere indirimli.
Pazar günü de hava çok güzeldi şansımıza. O günde Eymir gölüne gittik. Güzel bir hafta sonuydu :)
Buda sakin bir pazardan sakin bir Eymir gölü manzarası...

Korsan pasta, korsan kurabiyeler :)

İşlerim yoğun olduğu için yazamadım. Ama geçtiğimiz günlerde gene bir eğlenceli işler peşindeydim. Önder ve Seda'nın tatlı oğlu Burak'ın doğum günü için çok güzel kurabiyeler yaptım. Seda temayı korsan seçtiği için kurabiyeler de korsan oldu. Sonra iş hafiften büyüdü. Bir de Burak 'a Seda ile Korsan pasta yaptık. İçi ona dışı bana ait diyebiliriz :) İşte buyurun benim korsan Burak maceram...
Önce kurabiyeleri hobipediaofema tarifine göre pişirdim :) Bu büyüklükte kalıbım olamadığı için, kurabiye hamurlarını su bardağı ile kestim. Buna rağmen şekilleri çok muntazam oldu ve tabiki bu süper tarif sayesinde hiç büyümediler.
Sonra da kurabiyeleri süsledim şeker hamuruyla. Korsanlarımın burun ve göz bebekleri kocişime aittir bu arada :) Oda resime veya seramiğe meraklı bir insan olduğundan özendi ve bana biraz yardım etti :)

 Sonra da sıra geldi paketleme, süsleme ve etiketleme işine... Ve ortaya bu komik tipler çıktı. Bu arada korsan suratların yapımında hiç kalıp yoktur :) Hepsi benim el emeğim göz nurumdur :) O yüzden her korsanımın ayrı bir karakteri var. Sevimli korsan, sinirli korsan, şaşkın korsan gibi :) Seda'nın söylediğine göre herkes çok beğenmiş. Ben de çok mutlu oldum :)
Sonra da doğum gününden bir gün önce Seda ile Burak paşaya bir de pasta yaptık. Seda kekini, kremasını ve dış kaplamasını yaptı. Ben de pastanın dizayn ve süsleme şekilleri ve yerleştirilmesi işlerini yaptım. Bu arada Korsan'ın yaratıcısı resim kabiliyeti süper olan kocamdır. O kağıda çizdi; ben şeker hamuruna çevirdim :) Ortaya da bu sevimli korsan pastacık çıktı. Hem çok zevkli oldu benim için hem de Burak çok sevindi...
Bu pozda doğum günü hazırlıklarından başarıyla kalkan ekibin zafer pozu :)

Kerbela

   
Kerbela Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından çok uzun süredir oynanan bir oyun aslında. Ben daha önce gitmiştim. Ancak Güneş gitmek istediği için ben de tekrar gittim. Oyun bir tiyatroya göre oldukça uzun; 3 saati geçiyor neredeyse. Çok büyük bir kadrosu var. Çok fazla emek var. Güzel müzikler, enstrümanlar var. Kısacası gitmek için çok nedeni var... Konusu da bilindik zaten. Özet geçmeme gerek yok. Daha ne kadar oynar bilemem ama mutlaka gidin ve izleyin derim. Sevgiler...

14 Şubat 2014 Cuma

Sevgililer günü diye bir şey yoktur :)

Sevgililer günü diye bir şey yoktur :) Buna katılıyorum. Ama gıcıklık da yapmamak lazım değil mi? Madem adı böyle konmuş bu günün, nasıl her gün birbirine  "Seni seviyorum" diyorsan, bu gün de deyivermek lazım :) Ölünmez, inciler dökülmez :)  Hayatımı güzelleştiren her şey, herkes sizi seviyorum :) Sevgililer günümüz kutlu olsun :) Her günümüz sevgi dolu olsun :) Canım kocam seni seviyoruuuum :)

GüneşliTubiş 1 yaşında :)

Merhaba :) İşlerimin yoğunluğundan dolayı bu aralar pek yazamadım bloğuma. Ama hepsini tek tek not aldım. Aklımda...En kısa sürede yeni yayınlarla karşınızdayım :)
Bu kısa yazımın sebebi; artık benim sevgili bloğumda tam 170 yayını olan bir yıllık kocaman bir blog oldu bu hafta. Kutlamadan olmaz :) İnşallah hep yazmaya devam edicem :) Sevgiler...

6 Şubat 2014 Perşembe

Eyvah Eyvah -3

Eyvah Eyvah 1 ve 2 benim favori türk filmlerim arasındaydı. O yüzden 3 ü dört gözle bekledim. Gene çok güzeldi. Gene çok sıcak ve eğlenceliydi. Ama sanırım bu artık sonmuş. Ona üzüldüm. 10 tane yapsa izlerdim valla :) Belki fikrini değiştirir yapar. Filmin tadı damağımda kaldı . Film bitti ben kalkamadım koltuktan o derece :)
Filmde en çok bebeğin tipine güldüm. Nasıl bu kadar Ata Demirer' e benzer bebek bulmuşlar ya :) Eğer gerçek oğlu olsa sanırım bu kadar benzemezdi :) Ben hiç kaçırmayın derim. Gene harika bir iş çıkarmış Ata Demirer ve ekibi... 

5 Şubat 2014 Çarşamba

Bakalım daha neler çıkacak :)

Dün arkadaşım yazmış. Annesi marketten eve ilginç bir ürünle dönmüş. Çikolatalı zeytin kreması :) Diğer arkadaşlarıma tattırmak için de arkadaşım onu almış işe götürmüş :) Çok enteresan ama herkes beğenmiş, test etmiş onaylamış. Ben de bana ilginç geldiği için burada sizinle bu yeni ürünü paylaşmak istedim. Migros, Tansaş ve Macro Center da satılıyormuş. 3 çeşidi mevcutmuş: Vişneli, portakallı, sade... Her ne kadar zeytin, çikolata ve meyve (özellikle de vişne) insanda tiksinti duygusu uyandırsa da bir merak duygusu da uyandırmıyor değil hani...
İnternetten merak ettim baktım. Ürünün adı Chokoliva ...Daha sağlıklı bir çikolata kreması yarattıklarını söylüyorlar. Çok daha az kalori ve sağlıklı enerji diyorlar. Bakalım bu ürün nutellanın pabucunu dama atabilecek mi? Göriciğiz...
NOT:  Yukarıdaki yazıyı yazdıktan 3-5 saat sonra bir migrosun önünden geçerken aklımıza gelip iş arkadaşlarımla merakımızdan koşarak almış ve tadına çoktaaan bakmış durumdayız :) Fikrime gelince üzgünüm, çık, hiç olmamış bence:) Ama bir arkadaş da çok beğendi. Bilemeyeceğim karışık bir durum. Siz en iyisi alın kendiniz karar verin :)

4 Şubat 2014 Salı

Nereye

Bu cumartesi gene bir Ankara Devlet Tiyatrosu oyununa gittik. Adı: Nereye? Gittiğim en güzel oyunlardan biriydi. Sahne dekoru falan da çok değişikti :) Nasıl gelmiş akıllarına :) Kaçan mültecilerin acı hikayesini insanları kah güldürüp kah ağlatarak anlatmaya çalışmışlar. Kaçırmamanızı öneririm. Bence beş yıldızlı bir oyundu :)

Şip şak akşam yemeği - 2 :)

Bu sefer ki şip şak yemeğimde biftek :) Hatta yanında da gene mantar :) Ama bu seferki başka türlü mantar. İstiridye mantarı...Etin yanına çok yakışıyor. Çok süper oluyor. Ben bayılıyorum.. İşte buyrun bakalım bu da kısacık tarifi :) Tarifi kısacık çünkü çok kolay :)
İSTİRİDYE MANTARI

Malzemeler
1 paket istiridye mantarı
3-4 diş sarımsak
3 tane taze soğan
Zeytinyağı
Tuz
Karabiber

Yapılışı:
  1. Mantarları yıkayıp suyunu süzülmeye bırakıyoruz. Çok büyük mantarları elimizle 2-3 e bölüyoruz.
  2. Sarımsakları soyup ufak parçalara (her diş sarımsağı 4-5 parçaya) kesiyoruz
  3. Zeytinyağında sarımsakları pembeleştiriyoruz.
  4. Mantarları atıyoruz. Ama ocağımızın altının iyice açık olması ve tencerenin kapağının olmaması gerek. Yani elimizden geldiğince mantarlar sulanmamalı. Ama gene de biraz suyunu salıyor. Suyunu salınca tuz ve karabiber katıyoruz
  5. Suyunu çekince de ince ince doğradığımız taze soğanlarımızı da mantarlarımızın yanına atıyoruz.
  6. Hemen 1 dakika sonra ocaktan alıp, sıcak servis yapıyoruz.
Afiyet olsun...
NOT: Tadı biftekten daha güzel oluyor :)