30 Mayıs 2013 Perşembe

Nerelerdeyim?

Nerelerdeyim vallahi bende ipin ucunu kaçırdım :) Bir haftadır bir koşturmaca halindeyim :) Geçen hafta sonu kuzenim Hasan ve Duygu'nun düğünü vardı. Cuma gecesi ise kına gecesi idi. Duygu'nun ablası Esma'nın evindeydi. Çok güzel bir kına gecesiydi bol bol oynadık. Esma da çok güzel hazırlanmış. Çok güzel ikramlar yaptı bize. Merak ettiyseniz buradan bakabilirsiniz. Ben şu çilekli ve kırmızı biber sarmasını çok beğendim. Kesinlikle ilk deneyeceklerimin arasında.
Bu hafta içi ise hep mesai yaptım malesef. Pazartesi günü Ece ve Elif'le buluştuk. Beraber ham hum Çin yemeklerini yuttuk:) Pazartesi günleri 19:30 ila 21:30 arası Çayyolu Quick China açık büfe. Ben bayılıyorum. Ancak çiğ şeyler yemiyorum tabiki :)
Cuma günü misafirim gelecek. Güneş'in arkadaşları. Eve gidip onlara hazırlık yapacaktım ki, bu akşam da misafirimiz gelecek; bu sabah belli oldu :) Hikayesi biraz ilginç. Apartmanımızda asansörde karşılaştığım bir üst katımızda oturan çok tatlı bir bayan vardı. Çok güleryüzlü. Eşime bahsetmiştim çok tatlı birisine benziyor diye. İşte iki akşam önce o bayanla ve eşiyle gene asansörde karşılaştık. Güneş adının Sema olduğunu bugün öğrendiğim bayana "Eşim sizi çok seviyor. Çok güler yüzlü buluyor." gibi bir şey söyledi :) Neyse, güldük; konuştuk. Derken bu sabah eşimle asansörde karşılaşan Sema, benim cep telimi almış eşimden. Öğlen beni aradı, bize gelmek istediklerini veya bizi onlara beklediğini söyledi Bende onları davet ettim. Dün burada tarifini bir türlü veremediğim damla çikolatalı kurabiye yapmıştım. Birde eve gidince peynirli börek yaparım diye düşündüm. Birde profiterol aldım. Daha iyi hazırlanmak isterdim; ancak biraz acele oldu. Birdaha ki sefere inşallah. İyi oldu. Çünkü Sema ile tanışmak istemiştim. Bize gelen ilk komşumuz :)
Cumartesi daha önce evimize yemeğe davet ettiğimiz Güneş'in yakın arkadaşı Alper ve Pınar'a yemeğe davetliyiz. Pazar günü de gene Güneş'in yakın arkadaşı Emre, eşi ve bebekleriyle Fige diye bir restorana bruncha gideceğiz. Grupon'dan aldım. Umarım güzeldir. Adını duymuştum bu yerin.
Pazartesi günü de inşallah Yıldız'ı ve Ersin'i misafir edeceğiz :) Amerika'dan geldikleri için onlara hep özledikleri şeyler ikram edeceğim. Sofra biraz garip olacak gibi görünüyor; ama neyse. Menümüzde mantı, sarma, baklava ve midye dolma kesin var. Bakalım gerisi nasıl gelecek :)
İşte ben bu aralar bu hallerdeyim. Koşturuyorum, konuşuyorum, gülüşüyorum :)

Yeni Mikserim :)

Aman bir tefal mikser, blender setim var ki sormayın. Mikserle anca ayran yaparsınız :) Kek hamuru bile çırpmıyor arkadaş. Gerçi sonra araştırdım. Bu tür aletlerin mikserleri çok kullanışlı olmazmış. Ben de mikser alıyım 40-50 liraya dedim. Derken iş büyüdü. Standlı mikser almaya karar verdim. Tefal ve Bosch arasında kaldım. Gönlüm daha çok tefalden yanaydı çünkü internette herkes iyi yorum yapmış. Bosch için yorum yoktu. Sonra dedim kızım Tuğba mantıklı ol. Tefal 350 watt, Bosch 450 watt. Tefalin birde blendırı var (Benim blendırım zaten var. Niye onun için ek para verip daha kötü bir mikser alıyım ki), Boschun yok. Ama blendır takma yeri var. Ekstra blendır ucu alıp takabilirsiniz. Tam olarak ne kadar aldıklarını bilmiyorum ama bana Boschun standı daha büyükmüş gibi geldi. Tefal pahalı, Bosch ucuz. Bosch da çok iyi marka. Gittim, Bosch aldım. Bu muhteşem alet bir güzel damla çikolatalı kurabiye hamuru yoğurdu anlatamam :) Ben beğendim. Çok pratik. O çırpıyor. Ben malzeme ekliyorum yada başka şeylerle uğraşıyorum.



Tabiki gönül isterdi ki şu Esse'de falan satılan 1000 TL nin üstündeki yoğurma aletlerinden almak. Ama olsun bu bozulsun, daha geniş bir mutfağım olsun; o zaman alırım :)

Annemin kurabiye hediyeleri :)

Anneme anneler gününe özel kurabiyeler yaptım. Bir türlü şuraya bir fotoğrafını koyamadım. Çok güzel oldular. Annem çok beğendi :)

 
Bir de aşağıdaki damla çikolatalı kurabiyeler var. Tarifini buraya yazıcam inşallah. Yiyen herkes çok beğeniyor. Hatta Güneş ve Onur hastası...

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby)



Dün akşam alışveriş merkezine gitmişken eşimin hadi bir sinemalara da bakalım teklifi üzerine, o anda başladığını görüp; oyuncuları da kaliteli diye aniden karar verip giriverdik. Ya artık bu senaristlere falan gerçekten hak verir oldum. O kadar çok film yapıldı ki, adam her seferinde ne bulsun; ne yazsın arkadaş :) Aslında filmin görüntüleri falan oldukça iyiydi; zaten üç boyutluydu. Gene de gidip bir izleyin diyebilirim. Ama bir abartı bir abartı dehşet merak ettiriyorlar seni... Eeee sonra, sonrasında da yaratıcı olsana be kardeşim. Şimdi izlemeyenler için daha fazla gıcıklık yapıp da filmi anlatmak istemiyorum. Konu biraz kısır kalmış ama gene de gidilebilir; görülebilir. En azından oyuncuları iyi :) Filmde kullanılan kostümlere, kadınların o saçlarına bayıldım :)






17 Mayıs 2013 Cuma

Patatesli kıymalı börek

Malzemeler

6 adet yufka

Harcı için:
5-6 patates
250 gr. kıyma
1 orta boy soğan
Zeytinyağı
Salça
Tuz

Sosu için:
1 şişe soda
1 yumurta
2-3 yemek kaşığı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ

Patatesleri haşlayıp ezdim. Bir tencerede kıymayı kavurdum. Kıyma suyunu çekince robottan geçirdiğim soğanları içine koydum. Soğanlar pembeleşince yarım yemek kaşığı salça ekledim. Salça kokusu geçinceye kadar kavurdum. üzerine ezdiğim patatesleri, tuz ve isteğe bağlı olarak baharatları (Ben karabiber ve kırmızı biber kullandım.) ekledim. Güzelce karıştırarak kavurdum. Harcın ılımasını bekledim.

Tüm sos malzemelerini karıştırdım. Bir yufkayı alarak tezgaha serdim. Yarısına bu sostan sürdüm. Sonra yufkayı şekildeki gibi katladım. Katladığım kısmınada bu sostan sürdüm. Yufkanın uzun kısmına harcı uzunlamasına yaydım ve yufkayı sardım. Bunları uzun bir şekilde tepsiye yerleştirdim. Bu işlemi tüm yufkalar bitene kadar yaptım. Artan sosu böreğin üzerine döktüm. Eğer sosunuz artmazsa yumurtanın sarısını da sürebilirsiniz. Böreklerin üzerine susam serpip 200 derecede önceden ısınmış fırında üzerleri kızarana dek pişirdim.

Zeytinyağlı Enginar Tabağında Fava


 
 
Güneş favayı çok sever. Ben de son yaptığımız İzmir gezisinden sonra Nesrin annemden görüp artık yapıyorum. Hatta rejimim nedeniyle de çok sık yapar oldum. Misafirlerim için değişik bir sunum hazırlamak istedim.
 
Enginarları haşlamak için:
 
6 adet orta boy taze enginar
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1 yemek kaşığı dolusu un
  • 4 su bardağı soğuk su
  • 2 adet kesme şeker
  • 1 adet limonun suyu
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 adet kuru soğan

  •  
    Enginarları geniş bir tencereye yan yana dizdim. Zeytinyağı, limon suyu ve unu bir kasede çırptım. Tuz, su ve şekeri de kattıktan sonra malzemeleri iyice karıştırıp enginarların üzerine gezdirdim. Suyu koydum. Kuru soğanı ortadan ikiye bölerek enginarların arasına yerleştirdim. Enginarları tencerenin kapağı kapalı vaziyette, kısık ateşte 35-40 dakika pişirdim. Bir bıçak batırarak piştiklerinden emin oldum. Enginarları bir borcama dizdim. Enginarın suyunu atmaya kıyamadım. Çok faydalı. Onu Güneş'e içirdim :)
     
    Daha önce verdiğim Fava tarifindeki gibi favamı yaptım. Ancak bu sefer püre haline getirdikten sonra, favayı haşladığım enginar tabaklarının içine paylaştırdım. Ben krema sıkacağıyla sıktım.Üzerlerine dere otu serptim. Dolaba kaldırım. En az 2-3 saat dinlendirdim. İkram etmeden önce üzerlerine çok az limon suyu ve zeytinyağı gezdirdim. Hem sunumu güzel, hem sağlıklı, hem lezzetli. Afiyet olsun :)


    Beyaz çikolata soslu limonlu cheesecake


    Tarifini hobipediaofema dan aldığım limonlu cheesecake e herkes bayıldı. Aylin tarifini aldı. Tadı muhteşemmiş öyle dediler. Ama fırında muhteşem bir şekilde pişen ve en ufak bir çatlama olmayan cheesecake im bakın fırından çıkarttıktan iki dakika sonra ne hallere geldi. Adeta göçtü yavrucak.


    Benim de moralim göçtü tabiki. Neden böyle oldu kurtarabilir miyim derken internette baya bi araştırma yaptım :). Hatalarımı buldum. Öncelikle kurtarma yöntemi olarak kendime Dr. Oetker in beyaz çikolata sosunu seçtim. Cheesecake dolapta iyice soğuyunca (10 saat sonra), çıkarıp üstüne ılık çikolata sosumu döktüm ve yaklaşık 3 saat sonra ikram ettim. (Çikolata sosunu dökünce dolaba geri kaldırdım fakat ağzı açık olarak; yoksa terleme yapar)

    Peki benim cheesecake im neden böyle çatlamıştı:

    1. Cheesecake i fırından hemen çıkartmamak gerekiyormuş. Fırın oda sıcaklığına gelene dek cheesecake fırında durmaya devam etmeliymiş. Yoksa böyle kesinlikle çatlarmış. (İşte bu benim hatam)
    2. Cheesecake pişerken yanına sıcağa dayanıklı bir kasede su koyarsak da cheesecake çatlama riskini oldukça azaltırmışız. (Ama zaten benim cheesecakim pişme esnasında çatlamamıştı)
    3. Cheesecake i fırından çıkarınca hemen kelepçeli kalıbınızdan çıkarmayın. 5-6 saat dolapta öyle kalsın. O zaman çıkarın. Çıkarırken de yapışmış gibi geldiyse size bir bıçakla cheesecake ile kalıbın arasından geçebilirsiniz. Ama ben bunu yapmadım çünkü hiç yapışmamıştı.
    4. Birde kelepçeli kalıbınızın altına aliminyum folyo kaplamanızı öneririm. Böylece kalıbınız kekinizi keserken daha az zarar görür.
    Bunlara rağmen cheesecakiniz genede çatlarsa benim gibi bir sostan dökebilirsiniz. Benim annem öyle herşeyi pek beğenmez o bile çok beğendi :) Babam bunu sen mi yaptın diye sordu. Sanırım hazır sandı. Hihihih...

    Birde cheesecake kurtarma araştırmalarım sırasında şöyle bir kurtarma yöntemine rastladım: How to fix a cracked cheesecake . Ancak uygulamadım. Belki siz uygularsınız. Herkese şeker gibi bir cuma diliyorum :) Yaşasın yarın tatil...Bu hafta sonu annemleri yemeğe davet ettim. Annem burada olmadığı için geç kalmış bir anneler günü seramonisi :)

    16 Mayıs 2013 Perşembe

    Bir misafirlik hikayesi

    Dün akşam Güneş sayesinde tanışıp çok sevdiğim Aylin ve Özgür geldiler evimize. Onlar da bizden bir ay sonra tanışıp; bundan üç ay önce evlendiler. Dün akşam onları evimize çaya davet ettik. Ben de rejimde olduğum için biraz da kendimin de yiyebileceği bir şeyler hazırlamaya çalıştım. Hal böyle olunca ortaya komik bir menü çıktı :) ( Ben sadece barbunya salatası ve enginar yedim :) )










    Dün akşam ki menüm:

    Favalı enginar tabağı
    Barbunya salatası
    Yaprak sarma
    Kurabiyeler
    Limonlu cheesecake
    Patatesli-kıymalı börek










    Sarmaları vakitsizlikten hazır aldım. Kentpark Hatay Yöresel Ürünler Pazarından (en alt katta). Ama dışarıdan aldığım en iyi sarma idi. Bildiğiniz ev sarmasından farksız. Sarma yemek, ikram etmek ister ama benim gibi vakit bulamazsanız buranın sarmalarını öneririm. Diğer ikramlarıma gelince, barbunya salatasını zaten anlatmıştım. Kurabiyelerin bir kısmı benden, bir kısmı hazır. Diğerlerini tek tek anlatmak istiyorum. Bu arada Aylin ' ler bize çok güzel hediyeler getirmişler :) Özellikle peynir kesme tahtasına gerçekten bayıldım. Kullanmaya kıyabilirmiyim acaba :) Tekrar teşekkürler Aylin ve Özgür :)



    Kalbimde güller açtı...


     
    15 Mayıs 2012 saat 12:30... İşte benim kalbimde de böyle güller açmıştı :)

    14 Mayıs 2013 Salı

    Markafoni cicim


     Bu muhteşem Park Bravo elbiseyi ben bugün Markafoniden sadece 69 TL ye aldım!
     

     
    
     

    13 Mayıs 2013 Pazartesi

    Yedim seni serbest gün :)


    Valla seni bildiğin hapur hupur yedim hem de serbest gün. Dedim ya diyetteyim diye ama pazar günü serbest günüm diye. Gerçi ben bu günü biraz fazlasıyla serbest geçirdim galiba. Özlediğim herşeyi yedim :) Oruç tutmuş gibiydim. Ama heralde bu kadar serbest olmuyordur değil mi?
    Sabah Onur'un ALES sınavı vardı. Sınavdan önce rejimime uygun kahvaltı edip bir bardak greyfurt suyumu içtikten sonrası kontrolümden çıktı :) Onur sınava Etlik' e yakın bir yerde sınava girmişti. Onur sınavdayken bir çikolata yedim. Tam bir haftadır İskender sayıklayan ben Özler Dönere gitmeyi kafaya çoktan koymuştum. Etlik'e bu kadar yakınken dedik Özler Döner'in Etlik teki esas yerine gidelim. Methini duymuştum Tepe Prime'dakinden daha da iyi diye. Hakikaten öyleydi. Tam iskender yiycem diye uçuyordum ki, dükkana girer girmez suratıma bakarak ekmek arası yarım dönerini hammm diye ıssıran adamı görünce, dedim yok ben ekmeğide çok özledim bende ekmek arası yarım döner yiyeceğim. Ekmek arası yarım döneri mideye ayranla beraber güzelcee indirdim.


    Ordan dedik ne yapalım ne yapalım. Hadi hayvanat bahçesine gidelim. Giderken yanışlıkla Forum Outlet diye bir AVM nin önünden geçiyorduk. Orada durduk Güneş'e bir takım elbise aldık. Fiyatlar çok uygun. Altınyıldız marka takım elbiseyi sadece 200 TL ye aldık.
    Oradan hayvanat bahçesine gittik. Ama bakım varmış. O yüzden pek hareket yoktu. Hayvanları henüz açık havaya çıkarmamışlar. Yenilenecekmiş, baya iyi olacakmış. Öyle bir yazı asmışlar panoya. Aslında gidince de oradaki hayvanlara çok üzülüyorum. Ortamları ne kötü. Kıpırdayamıyorlar bile. Koskoca aslan iki adım atınca kafesi bitiyor. Umarım ortamlarını iyileştirirler.
    Sonrada oradan dönerken yanlış yola girerek yanlışlıkla Mesa daki Mc Donalds' a gittik :) Orda da Mc Beefy denen yeni menüyü lüplettikten ve üzerine dondurma yedikten sonra artık rahattım :) Serbest günümü yeterince iyi değerlendirdiğimi düşündüm :) Sonra da annemlerin evine gidip Lig TV de Fenerbahçe - Galatasaray maçını izledik. Şimdi bana Galatasaraylılar kızmasın ancak onların maçtan sonra sevinmeleri acayip komediydi. O kadar belli ki. Bunlar anlaşmış abi yenilsekte sevinicez diye. Valla çok güldüm :)
    Neyse burdan Fenerbahçelileri maçı kazandıkları için Galatasaraylılarıda şampiyon oldukları için kutlayıp geçelim :)
    Geceyi Kutsal Damacana-1 abuk komedisiyle taçlandırıp; serbest günü noktaladık. Bir dahaki serbest günümde ne yiyeceğimi şimdikten düşünmeye başladım :)

    Canım Annem


    Dün 12 Mayıs anneler günü idi. Biliyorum klasik laflar ama benim annem de tıpkı diğer anneler gibi sadece bu gün değerli değil. Her gün değerli benim için. Biliyorum benim hep iyi olmamı, mutlu olamamı ister, biliyorum beni çok çok sever, biliyorum hep beni düşünür, biliyorum hep benim için dua eder. Bende annemi çok çok çok çok severim. Bazen onu istemeden üzebilirim. Ama ben ondan daha da çok üzülürüm o zamanlar. Allah annemi başımızdan eksik etmesin...
    Yukarıdaki resim benim gelinlikle evden çıktığım güne ait. Çok duygulu, ağlamalı, mutluluklu, davullu, zurnalı....

    Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun :)

    Yağmur Çamur Göksel Konseri

    İşte biz, ben Göksel 'i çok sevdiğim için yağmur demedik; çamur demedik; cumartesi akşamı ODTU şenliğinin son günü Göksel konserine gittik. Güzel güzel şarkılar dinledik. Bizim nikahtan sonra çalan şarkımızda Göksel 'den "Senden başka senden başka sevemen ben hiç kimseyi" idi. Sözleri çok anlamlı...

    Benden sorsan ummanlardır derdim
    Hani gözlerin var ya
    Bülbülleri susturup dinlerdim
    Tatlı sözlerin var ya
    Katmer katmer gül açar gönlümde
    Hani gülüşün var ya
    Daha mutlu olamam ömrümde
    Beni öpüşün var ya
    Senden başka, senden başka
    Gözüm görmez hiç kimseyi
    Senden başka, senden başka
    Duyamam ben hiç kimseyi
    Senden başka, senden başka
    Sevemem ben hiç kimseyi
    Senden başka, senden başka
    Olamam senden başkasıyla
    Dizlerim titrer sen görününce
    Hani o gelişin var ya
    Aklımdan çıkmaz bütün ömrümce
    O çapkın gülüşün var ya
    Bir ilkbahar yağmuruydu sanki
    Ardından güneş doğar ya
    Yaktı bir ateş gibi inan ki
    O kor dudakların var ya
    Senden başka, senden başka
    Gözüm görmez hiç kimseyi
    Senden başka, senden başka
    Duyamam ben hiç kimseyi
    Senden başka, senden başka
    Sevemem ben hiç kimseyi
    Senden başka, senden başka
    Olamam senden başkasıyla

    Birde havadurumuyla çok alakalı bir şarkısı var ya çok güldüm:)

    Yağmur yağıyor şıkır şıkır şıkır
    Yarabbi şükür şükür yarabbi şükür şükür :)

    Fava & Yeşil Mercimek Salatası & Tava Böreği

    Fava, yeşil mercimek salatası, tava böreği... Bunlar da bu hafta sonu yaptığım basit ama güzel denemeler. Buraya yazıyorum çünkü tarif defterim olmasına rağmen bu tarifleri oraya geçirmeye üşeniyorum. Sonra bida yapacağım zaman aman ben bu tarifi nereden bulmuştum, içine neler koymuştum diye düşünüp sonra yeni bir tarif bulma çabası içine giriyorum. Ama yaptığım şeyleri nasıl yaptığımı anlatmak zevkli geliyor. Buraya yazarken üşenmiyorum :) Bir başka sorunumdan bahsetmek gerekirse oda fotoğraf özürlüsü olmam. Be kardeşim madem ki bloğunda anlatmaya pek heveslisin yemeden önce bir fotoğrafını çeksene! Yok işte hep unutuyorum yada gümbürtüye gidiyor. Ama hep bir dahaki yapışlarımda bu yazılarıma fotoğraflarını da ekleyeceğim. Bu aralar rejimim gereği hep bakliyatlı salatalar deniyorum. Yani sizleri hep bunlara maruz bırakıcağım :)


    Fava
    1 su bardağı kuru iç bakla
    1 adet orta boy soğan
    1 adet orta boy havuç
    1 diş sarımsak
    Zeytinyağı
    Tuz
    Limon
    Dereotu

    Baklayı güzelce yıkadım. Havuç ve soğanı küp küp doğradım. Bunları bir tencereye koyup 2,5 su bardağı suda yaklaşık 50 dakika haşladım. (Eğer haşlarken sanki suyu az gelmiş gibi olursa; içine azıcık daha kaynar su ekleyebilirsiniz.) Haşlanan karışımın içerisine ezilmiş sarımsağı, 2-3 yemek kaşığı zeytinyağını ve tuzunu koyup blendırdan yada tel süzgeçten falan geçirerek püre haline getiriyoruz. Şimdi burdan sonra (sunum aşaması) tarif üçe bölünebilir:

    1- Ufak bir borcama bu karışımı döküyoruz. Üzerine dere otu serpiyoruz. Çok az limon sıkıyoruz, zeytin yağı gezdiriyoruz ve iki üç saat dinlenmeye bırakıyoruz. (Ben bunu yaptım)
    2- Ufak bir borcamı ıslatıp karışımı içine döküyoruz. 2 - 3 saat dinlendiriyoruz. Sonra borcamı bir tabağa ters çevirerek, favayı kalıp halinde tabağa alıyoruz. Üzerine dereotu serpiyoruz. Limon ve zeytinyağı gezdiriyoruz. Sonra favayı keserek ikram edebiliriz.
    3- Bunu bir sitede görmüştüm. Çok hoşuma gitti. Eğer misafirler için yaparsam böyle yapıcam. Muffin kalıplarını ıslatıyoruz. İçlerine favayı döküp 2-3 saat bekletiyoruz. Sonra muffin kalıbından çıkarttığımız favaların üzerine dereotu, limon ve zeytinyağı koyuyoruz.

    Afiyet olsun....

    Yeşil Mercimek Salatası
    1 su bardağı yeşil mercimek
    Dereotu
    Maydonoz
    Kırmızı kıvırcık marul
    Limon
    Zeytinyağı
    Tuz
    Nar ekşisi

    Yeşil mercimeği yıkadım, haşladım, süzdüm. Üzerine yeşillikleri doğrayıp koydum. Tuz , zeytinyağı limon sosunu döktüm; karıştırdım. Üzerine nar ekşisini ekledim ve o leziz diyet yemeğimi afiyetle yedim :)

    Tava Böreği

    Beylerin canı börek istemişti. Dolapta da yıkanmış ıspanağım vardı hemen yapıverdim harika oldu. Aslında bu böreğin orjinali 3 yufkayla ama Güneş ona kalın dedi. Bence de öyleydi. 2 yufkayla hem daha hafif hem daha lezzetli olmuş. Bu kocamın yorumu. Hatta bidaha istedi. Ben size hem iki hem üç yufkalı tarifi vereyim. Eğer içine koyacağınız malzeme hazırsa bu böreğin yapımı 5, pişmesi yarım saat bile sürmüyor.

    Böreğin sosu :

    1 çay bardağı sıvıyağ
    1 çay bardağı süt
    1 yumurta

    NOT: 2 yufka ile yukarıdaki sostan yarım çay bardağı kadar arttı

    25-28 cm tavaya bir yufkayı kenarları dışarıdan sarkacak şekilde seriyoruz. Üzerine yaptığımız sostan bir miktar döküyoruz. İkinci (Eğer üç yufka ile yapıyorsanız 3. yufkayıda parçalıyoruz) yufkayı parçalara ayırıyoruz. Parçalara ayırdığımız yufkanın yarısını tavaya eşit bir şekilde koyuyoruz. Üzerine sosumuzun bir miktarını daha döküyoruz. Üzerine iç malzememezi ekliyoruz. (Kıyma, ıspanak, peynir, kaşar, patates ne isterseniz... Ben ıspanak, beyaz peynir, kaşar, pul biber koydum. Tabi kıymalı yada patatesli yapacaksanız bunların önceden pişmiş olması gerek. ). Üzerine kalan yırtık yufkalarımızı serpiyoruz. Üzerine sosumuzdan bir miktar daha döküyoruz. Dışarıya sarkan yufkaları güzelce tavanın içine yırtık yufkaların üzerini kapatacak şekilde seriyoruz. Kalan sosu üzerine döküyoruz. Üzerine yarım yemek kaşığı tereyağ koyuyoruz. Tavanın ağzını kapatıp; kısık ateşte altı kızarıncaya dek pişiriyoruz. Altı kızarınca böreği kapak yardımıyla ters çevirip tekrar yarım yemek kaşığı tereyağ koyuyoruz. Tavanın ağzını kapatıp öteki taraf kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Böreğimiz hazır afiyet olsun...
    NOT: Bu durumda sosu 4 parçada böreğe dökmüş olduk. Yani eğer 3 yufkayla yapacaksanız; her sos döktüğünüzde 1/4 ünü; eğer 2 yufkayla yapacaksanız da bu sostan yarım çay bardağı artacak şekilde 1/4 ünü dökmeye çalışın. Matematik problemi gibi oldu...Sevgiler :)


    Aftud Gsk



    Ben folklöre bayılıyorum. Folklör beni hayatta en çok mutlu eden aktivite bunu söyleyebilirim. İzlemesi ayrı, oynaması bir ayrı zevk benim için. Benim de folklör oynama maceralarım oldu. İlk okulda 5 sene oynadım. Sonra da eski çalıştığım iş yerinin folklör kulübünde bir sene bir şeyler yapmaya çalıştım. Şirketimizde çalışan aynı zamanda büyük bir folklör ustası olan sevgili Zafer Hocam buradan sonra beni yepyeni bir oluşumun içine soktu. Aftud Gsk...
    Bir sene de burda folklör çalışmalarına katıldım. Her pazar bıkmadan gittim derslere. Çok eğlendim, bir sürü yöreye ait folklör öğrendim. Öyküm Hocam, Filiz Hocam, Zafer Hocam bizleri çalıştırdı. Üçüne de gerçekten çok minettarım. Sonra bu çalışmalarımızla yıl sonu gecesi yapalım dedik ve bir gösteri düzenledik. Herkes çok emek verdi. Çooook çalıştı. O zamanlar işlerim de çok yoğundu. Her akşam folklör çalışmalarım oluyordu. Sabahın 6 sında işe gidiyordum. Çünkü akşam mesai yapamadığım için sabah yapıyordum. Mesai bitince kalkıp folklör çalışmasına gidiyordum. Saat 10 a kadar zıpla hopla...Ne olursa olsun o folklör dersine gitmek lazım, bir ders sana çok şey katar, gösteride yaptığın ufak bir hareket tüm ekibin emeğini mahfedebilir, sen gitmessen önündeki arkandaki dansçı yerini bulamaz. O bulamazsa onun etrafındakiler bulamaz. O yüzden devamlılık şart. Bunu insanlar kimi zaman anlar kimi zaman anlamaz...Her neyse şikayetçi değilim. Birdaha olsa gene yaparım gene yaparım :) Ama bu sene yeni evlendiğim için gidemedim. Evimin eksikleri vardı. Onları tamamlamam gerekiyordu, işlerimiz vardı. Kısacası bu sene folklör malesef kaldı. Ama ben tabiki ekibimin neler yaptığını takip ediyorum :)
    Aftud Gsk, çoğunlukla Gazili folklörcü gençlerden oluşuyor. Bu Gazili gençlerin Gazi Üniversitesinde de kurmuş oldukları bir toplulukları var. HASAT... Üstelik bu ekipteki gençlerin çoğu mühendis. Hem derslerini hem danslarını ihmal etmiyorlar. Ne güzel. Çok pişmanım. Keşke ben de üniversite yıllarımda folklör oynasaymışım. Biliyorum Ege Üniversitesi de bunu çok destekliyor tıpkı Gazi gibi...

     
    İşte biz bu Cuma gecesi Gazi Hasat Ekibinin geleneksel dans gecelerine gittik eşimle. Senede bir kere bu özel geceyi düzenleyen bu güzel ekip bu sene 3. sünün de hakkından başarıyla gelmiş. Çok güzeldi. Çok güzel türküler, şarkılar da söylendi. Ekipteki gençlerin çoğunu tanıdığım için daha bir duygulu daha bir mutlu izledim. Çoğu mezun olmuş. Ama hala bu ekibin içinde. Ben de bu ailenin bir parçası olduğumu hissediyorum ve bunun içinde çok mutluyum. Şimdi 7 Haziran da Aftud Gsk nın Dans Gecesi var. İlgilenen arkadaşlarıma bilet bulmalarına yardımcı olabilirim. Herkese bol eğlenceli günler diliyorum :)

    Mozaik Pastamın Akibeti



    Daha önce nasıl yaptığımı anlattığım yukarıda görmüş olduğunuz mozaik pastamın akibeti iyi sonuçlanmıştır :) İlk yaptığım fındıklı olanı beyler (kardeşim ve kocam) çok beğendi. Ben diyet nedeniyle onun tadına bakamadım. Ancak cumartesi yoğun istek üzerine cevizli yaptım. Pazar günü diyetimin serbes günü olduğu için bundan yiyebildim. Bence de çok güzel olmuş. Ama bana biraz şekerli geldi. Acaba tarifteki şekerin yarısını mı kullansam bir dahakine dedim. Ama kardeşim öyle olmadığını ben çok uzun süredir şeker yemediğim için öyle hissettiğimi söyledi. Bilemiyorum haklı olabilir...

    9 Mayıs 2013 Perşembe

    Barbunya Salatası & Athena Konseri & Mozaik Pasta

    Başlık ne kadar anlamlı öyle değil mi :) Ama herşeyi açıklayacağım :)

    Benim annem çok güzel yemek yapar. Herkes onun yemeklerini çok  sever. Yapamayacağı şey yoktur. Ben onun kadar marifetli değilim ancak çokta berbat sayılmam :) Çalışmasam ona yaklaşacağıma eminim. Çünkü mutfakta bişeyler yapmayı seviyorum. Yeni şeyler denemeyi de çok seviyorum da işte zaman. İşten 17:00 da çıkıp; o akşam yapacağım yemeklerin malzemesi tamam değilse markete uğrayıp 17:45 gibi evimde oluyorum. Sonra yemek yapmaya başlıyorum. Ama işte zaman kısıtlı herşey bu kısa zamanda yapılamıyor ki. Herşey haftasonu da yenemiyor. İşte fırsat buldukça zor ve değişik şeyler yapmaya çalışıyorum. Ama burda anlatacaklarım oldukça basit :)

    Annemden öğrendiğim barbunya salatasının tarifini burdan da paylaşmak istiyorum. Çünkü dün yaptım hem kocişim hemde kardeşcazım çok beğendi :) Ama fotosunu çekmeyi unutmuşum :( Ama rejimde olduğum için artık sık sık yaparım. İşte tarifi ve ben dört kişiye yetecek kadar yapmışım yanındada neden ne kadar kullandığımı yazdım :


    Haşlanmış suyu süzülmüş barbunya (400 gr.)
    Közlenmiş Kırmızı kapya biber (4 adet. Mikrodalgada közledim. 5 dakika en yüksek ayarda. Tadı güzel oldu ancak soymakta zorlandım. Biberlerle mi ilgili yoksa mikrodalgada közlediğim için mi bilemeyeceğim.)
    Maydanoz
    4-5 yaprak kırmızı kıvırcık marul  (Bu annemin tarifinde yoktu ama ben ekledim. Bence çok yakıştı)
    2 adet taze soğan
    İsteğe bağlı olarak bir miktar doğranmış yeşil zeytin
    tuz- zeytinyağı ve bol limon
    nar ekşisi (en son hepsini karıştırdıktan sonra üstünde gezdirdim.)

    Bunu diyet menüm gereği yaptığım bifteklerin yanına koyup yedik :) Sonrada odtude athena konserine gittik. Ama biz geç gidince 3-4 şarkı dinleyebildik. Odtu konserleri neden 22:30 a kadar bile sürmez! Sonra çıtır simitte çay içip eve geri döndük.

    Benim kardeşim Mozaik pastayı çok sever nesini sever bilmiyorum. Ona hep küçüklüğümden beri mozaik pasta yaparım ben. Kaç gündür tutturmuştu mozaik pasta diye. Dedim hadi kolay zaten yapayımda yarına yesin çocuk. Her zaman yaptığım eski tarifi bulamadım:( Çok uzun zamandır yapmayınca da tarifi hatırlayamadım. Ama internetten güzel ve benzer olduğunu düşündüğüm bir tarifi uyguladım. Ama ben daha küçük yapmak için aşağıdaki tarifin yarısını uyguladım. Şöyleki :

    Malzemeler:

    100 gr. tereyağı
    2 çay bardağı süt
    2 tepeleme yemek kaşığı kakao
    2 çay bardağı şeker
    2 paket petibör bisküvi
    Dövülmüş fındık, fıstık, ceviz (Bu orjinal tarifte yoktu. Ben içine baya bi dövülmüş fındık koydum)

    Yapılışı:

    Tereyağını eritip ocağın altını kapatıyoruz.
    İçine kakoyu koyup karıştırıyoruz.
    Süt ve şekeri ekleyip ocağın altını tekrar yakıyoruz.
    Sos iyice karışıp kaynar kaynamaz altını kapatıp soğumaya bırakıyoruz.
    Geniş bir kapta 2 paket petibör bisküviyi elimizle kırıyoruz. (rondodan geçirmiyoruz. Bisküviler iri olmalı)
    Dövülmüş fındığımızı yada siz ne kullandıysanız onu da ekliyoruz.
    Sosumuzu üzerine döküp iyice karıştırıyoruz.

    Sonra ben streç filme o karışımı döküp, streç filmle karışımı kapladım ve güzelce üçgen piramit şekli verdim. Sonra bir müddet difrizde bekletip (Tarifte yarım saat diyordu. Ama ben onu difrizde unuttum. hala difrizde  :). Ama bence bir gece difrizde beklemeli). Dolabımız alt bölümündede bir miktar bekleterek ikram ediyoruz.

    Şimdi bu tarifi henüz yemedik. Akşam yediklerinde (ben rejimde olduğum için dahil olamıycam :( ) size fikirlerini fotolarıyla birlikte paylaşırım. Herkese afiyet olsun :)

    8 Mayıs 2013 Çarşamba

    Diyetteyim a dostlar !

    Evlendiğimden beri çok kilo aldım. İşin kötüsü de çok fazla bir şey yediğimi düşünmüyorum. Yani ben nerde hata yaptım bilmiyorum...O yüzden rejime başladım. İlk defa yasakları olan bir rejim yapıyorum. Hayatımın önceki rejimlerinde hep herşeyden az az yeme şeklinde rejim yapmıştım. Ama bu sefer hızlı kilo vermek istiyorum. Hayatımın hiç bi döneminde bu kadar kilolu olmadım ben. gizemlidünya bu diyeti yapmış isterseniz siz de bir göz atabilirsiniz. Başarılı olmuş. Buradan baktım bende. Bakalım bende kilo verebilecekmiyim.
    Ama rejim yaparken ben nedense bunu hep düşünüyorum. Yani rejim yaptığımı. Bu da sürekli zihnimin açmıyım tokmuyum kontrolü yapmasına neden oluyor. Buda beni çok sinir ediyor. Kafam hep orada oluyor. Belki bu işe alışınca bundan vazgeçerim. Biraz eşimi de kandırdım. Ama o sanırım diyetin bazı kurallarını ihlal edecek :) Bakalım...
    Pilates kursu bakıyorum. Evime yakın olsun istiyorum. Bu 100. yıl civarında pilates kursu bilen var mı? Herkese rejim gerektirmeyen bir hayat diliyorum :) Bu kadar çok pasta, börek, çörek yapmayı severken ben nasıl kilo vericem ya :)

    6 Mayıs 2013 Pazartesi

    Kurabiyelerim yerini buldu :)

    Hani demiştim ya kurabiye yaptım ama hediye olduğu için önce yerini bulsun; sonra burada göstereceğim. İşte kurabiyelerim yerini buldular. İzmir'e gitmişken annemin anneler gününü kutlayalım ona süpriz yapalım dedik. Önceden Yıldız' a da sormuştum annesine nasıl kurabiye yapmak istediğini. Oda bana şöyle bir çizim göndermişti taa Amerika'dan:
    Çok iyi fikir öyle değil mi? Ben de evirdim çevirdim evdeki malzemelere göre kendi yorumumu eklemek durumunda kaldım. Ve sonuç:


    Hihihihi benim yıldızların bir bacağı fazla çıktı :) Ersin de Yıldız'ın eşi. Belki burada ilk kez yazmış olabilirim. Aşağıda da toplu halde bir görünüm sevgili ikea tepsimin içinde :

     
    Buda diğerleri... Güneş dedi ki babama da yapalım. Bende süper fikir olduğunu düşünerek aynılarından babam için yaptım...

     
    Annem çok mutlu oldu birsürü fotoğraf çekti. O yüzden bende mutlu oldum. Birde bunlardan anneme yapacağım. Bakalım o da mutlu olup beğenecek mi :)

    En son nerede kalmıştık :)

    En son nerde kalmıştık? Sanırım bavul hazırlama kısmında :) Bavullarımızı aldık ve Çeşme'de eşimin ailesi ile güzel bir haftasonu geçirdik.


     



    Cuma akşamı herzamanki gibi eşimin ailesi bizi havaalanından aldı. Hepbirlikte gene Güzelbahçe'deki Reis Restorana gittik. Bu sefer hem artık havalar geç karardığı için hava aydınlık, hemde masamız deniz kenarındaydı.










    Ben bu kez balık yemek istemedim. Kalamar ve midye dolma yedim. Yemekten sonra kalktık Çeşme'ye geldik.







    Ertesi gün kalkınca balkonda güzel bir kahvaltı ettik. Sonra hep beraber paşa limanına gittik. Orda taşların üzerinde takılan yengeci farketmemle gidip kıyıda oturmam bir oldu :)


     
    Sonra ılıca plajına gittik. Genede baya insan vardı. Kumların üstüne yattım, yüzdüm, yüzdüm... Çok özlemişim. Bu arada kayınvalidemin paletlerini giymiştim. Hayatımda ilk defa palet kullanan ben bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu 30 yaşında farketmenin üzüntüsü içindeyim :(
     
     
    Acıkınca plaja yakın Urla Katmercisi denen küçük bir yere gittik. Ben kızarmış hamur pek sevmiyorum. O yüzden benim tarzım olan bir yemek değildi. Ancak genede güzeldi. Siz seviyorsanız denemelisiniz bence. Bir de burda çok güzel lokma tatlısı yapılıyor. Ayranı da çok nefis; kendileri yapıyorlar.
     
     
     



    Sonra Alaçatı pazarına gittik. Oradan çok sevdiğim ancak Ankara'da bulamadığım deniz börülcesi aldım. Bakalım bu akşam yapıp difrize koymayı planlıyorum :) Difrize konur mu bilmiyorum. Umarım olur. Onları taa İzmir'den taşıdım. Orada gezdik; alışveriş yaptık; eve geldik.






    Gece mangal yaktık. Sonra biz eşimle birlikte Alaçatı'ya gezmeye gittik. Alaçatı çok kalabalıktı . Çok toktum ancak tadına bakmak için bir top sakızlı dondurma alıp eşimle yedik. Benim hoşuma gitti. Alaçatı' da bir antikacı var. Alaçatı' ya her gittiğimde oraya gidip dükkanı kurcalıyorum. Herşey karman çorman ama gerçekten çok güzel şeyler var. İki küpe, 3 tanede yüzük aldım. Belki burada da paylaşırım.



    Ertesi gün biricik arkadaşım Özgüç gelecekti annesi ve kızkardeşi Ezgiş ile :) Ama onun öncesinde Güneş'in amcası gil süpriz yaparak ziyarete geldiler. Önceden program yapmıştık Özgüç ile. Birlikte Şifne Termal Otele gittik. Bu otel tam böyle havalar için. Denizin henüz tam ısınamadığı, biraz yüzünce uuu içim üşüdü dediğiniz havalar için. Çünkü birde otelin termal havuzlardan oluşan açık ve kapalı bölümleri var. Asıl güzellik bu havuzlardaki suyun kaynak suyu olması, hergün havuzların tam boşaltılıp ertesi gün tekrar doldurulması ve gün boyunca da havuz sularının devir daim etmesi. Hiç bir otelde böyle temiz havuz bulamazsınız. Denizi de güzel. Hemde bu termal suları nedeniyle de kısmen daha ılık. Dibi kum. Gün boyu bir denizde bir havuzda yüzdük durduk. Özgüçle sohbet ettik. Belki gitmeyi düşünürseniz kişi başı günü birlik giriş 20 TL. Ben bu otelde kalmadım; odaları nasıldır bilemem.  Aşağıda otelin 2 açık termal havuzundan bir görünüm.


    Sonra da tabi kumru yemeden olmazdı. Özgüçlerle beraber Ilıca deniz kıyısındaki Kumrucu Şevki'ye gittik. Güzel sohbet eşliğinde kumrularımızı patates kızartmasıyla yedik.


    Akşam hıdırellez olduğu için Çeşme merkezde bir eğlence varmı gidip bakalım dedik. Hiç bir şey yoktu. Tek kutlama Galatasaraylı insanların şampiyonluk kutlamasıydı :) Sonra da eve döndük hemen yattık.Aslında gül dalına dilek bağlamak istemiştim. Ama zaten çok yorulmuştum; babam da dilek dilemek istiyorsanız dua edin yeter deyince iyice üşendim.

     
    Şimdi buracaktan dilesem dileklerimi olmazmı....
    

    Sabah çok erken saatte uçağa binerek Ankara'ya döndük. Şu anda çok uykusuzum. Akşam olsa da evime gidip uyusam derdindeyim :)

    2 Mayıs 2013 Perşembe

    Biz bu çarşamba

    Bu çarşamba 1 Mayıstı ya; kendimi iyi hissetmem gerekiyordu ya; iş yoktu işe gitmek yoktu ya....Eeee niye böyle sinir bozucu bir hissiyat içine girdim. Sanki çarşamba diilmişte cumartesiymiş; biz pazar günü çalışmak zorundaymışız gibi hissediyordum :) Yani benim için bugün günlerden pazar. Neyse genede hakkını verdik. Annem ,babam ,ben ,Onur,Güneş hep beraber Kızılcahamam'a gittik. Piknik yaptık. Yedik, mis gibi semaver çayı içtik. Pikniğimiz bitince de Kızılcahamam'da gezdik. Yöresel ürünler falan aldık (sucuk, kekik, nane, soda...). Buda o geceden bir anı; Şehitler ağacı...Ama kimsenin haberi yokken. Hihihihi....Sol baştan Onur, Güneş, babam ve annem :)



    Eeee hadi bakalım bu akşam gene valiz hazırlama vaktidir :) Oleyy bu hafta sonu yüzücem :) Cuma günü İzmir' e gidiyorum :)