30 Temmuz 2013 Salı

Bizimkilerle iftar

Cumartesi gecesi bizde gene güzel bir iftar yemeği vardı. Bu kez annemleri davet ettik. Ben iftarda balık menüsü yapmak istedim. Aslında iftarda nedense hiç balık menüsü düşünülmüyor. Neden olmasın ki. Şimdi biz Ramazan diye hiç balık tüketmeyecekmiyiz yani.. Valla yaptım oldu bence. Herkeste sofradan memnun kalktı sanki :) İşte menüm şöyleydi:

Kaşarlı Domates Çorba
Çipura
Fırında baharatlı patates
Cevizli pazı kavurma
Hardal soslu marul-havuç salata
Roka salatası
Tere-turp
Kırmızı soğan
Tulumba tatlısı

Cevizli Pazı Kavurma

Malzemeler:
1 bağ pazı
1 çay bardağı ufak ufak kırılmış ceviz (Ezmek yok sadece elimizle bir kaç parçaya böleceğiz)
1 soğan
Zeytinyağı
Karabiber
Tuz

Yapılışı:
Güzelce yıkadığımız pazıların damar bölgelerini yapraklarından ayıralım.
Damarları 1 cm kalınlığında doğrayalım.
Yaklaşık 2 cm kalınlığında doğradığımız pazı yapraklarını ayrı bir kaba koyalım.
Tencereye zeytinyağımızı koyalım.
Küp küp doğradığımız soğanları yağ kızınca içine atalım.
Üç dakika sonra doğradığımız pazı damarlarını soğanların içine atalım.
Soğanlar pembeleşince pazı yapraklarını da tencereye koyalım.
Pazılar kavrulunca içine cevizlerimizi, tuz,karabiber katıp 2 dakika daha pişirelim.
Dilerseniz üstüne sarımsaklı yoğurt gezdirebilirsiniz. Biz balık olduğu için sade yedik. İlk defa yaptım ama hep yapmaya karar verdim :)

Hardal soslu marul-havuç salata
Bu salata benim en çok sevdiğim salata. Çünkü hardala bayılıyorum :) İcebergleri elimle parçalara ayırıyorum. Üstüne jülyen havuç ekliyorum. Mısır seviyorsanız en üste de mısır koyabilirsiniz. Sosu için zeytinyağı,limon,tuz ve hardal karıştırıp doğradığım salatanın üstüne döküyorum. Ben bu salatayı karıştırmıyorum. Ama siz nasıl seviyorsanız öyle yapın :)

Roka salatası
Rokaları doğruyorum. Doğradığım rokaların üstüne zeytinyağı, tuz, limon ve ezilmiş sarımsakla yaptığım ve bir güzel karıştırdığım sosu döküyorum. Sarımsak soslu roka salatası inanılmaz lezzetli bir salata. Balık onsuz olmamalı bence:)

Fırında baharatlı patates
Balığın yanına patatesi de şu şekilde yapıyorum. Biz Güneş'le çok seviyoruz. Balığın yanına Türkiye'de bulgur pilavı da yapılabiliyor. Ama bence en iyisi bu. Taze patatesleri kabuklarındaki çamurlar gidinceye dek fırçayla sıcak suyun içinde iyice temizliyorum. Güzelce yıkıyorum. Clipsoma koyup 10 dakika haşlıyorum. Bir fırın borcamına yağlı kağıt seriyorum. Haşladığım patatesleri ortadan ikiye bölüp fırın tepsime yerleştiriyorum. her bir yarım patatesin üstüne onları hafif yassılaştıracak kadar bir bardağın arkasıyla bastırıyorum. Yani bu durumda görüntü şuna yakın olmalı :)
 Üzerlerine zeytinyağı, pul biber, kekik, karabiber, tuz serpiyorum. Her birinin üstüne de birer parça tereyağı koyup üstü hafif pembeleşinceye kadar fırına sürüyorum. Sıcakken servis yapıyorum. Balığın yanına harika oluyor: )

Kalabalık bir iftar - 2 :)

Kızlarla ve eşlerimizle yaptığımız iftar, yemekleri bilmiyorum ama bence çok eğlenceli geçti :) Bu o gece yaptığım güvecin görüntüsü. Tarifini Portakal Ağacından aldım.

Ececiğin doğum günü çok yaklaştığı için bir de ona yaş pasta kestik. O gün hayatımda en çok yanında doğum gününü kutladığım arkadaşımın Ece olduğunu fark ettim :) Zira babamın işi nedeniyle hep şehir değiştirdim maalesef. İnşallah daha beraberce nicelerini kutlarız. Bu arada Pelit Pastanesinden aldığım Boğaziçi yaş pasta iftardan sonra yaş pasta pek yenmez dediğim halde neredeyse tükendi. Pelit'in daha güzel pastası var mıdır bilemem ama bu mükemmel pastayı herkese gönül rahatlığıyla önerebilirim :)
Ben kurabiye yapmayı çok sevdiğim için, kızlar bana benimde paşabahçede görüp çok beğendiğim camda taze serisinden bir ürün almışlar. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Taa buralardan yanaklardan öperim :)

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Tavuk Çorbası

Gene fotoğrafsız bir tarif, gene fotoğrafsız bir tarif :) Bloğu olan bir kişi olmama rağmen ne kadar da çok fotoğraf çekme konusunda özürlü bir insanım :) Hani önceki postlarımda bahsetmiştim. Arkadaşlarım gelecekti ve benim onlar için hazırladığım menüde tavuk çorbası vardı :) İşte bu tavuk çorbasını ne zaman biri geldiğinde yapsam mutlaka tarifini de veriyorum :) Hem çok besleyici, sağlıklı hemde kolay bir çorba. Her ne kadar resmi yoksa ki ilk yaptığımda hemen fotoğrafını çekip buraya ekleyeceğim; annemden öğrendiğim bu çorbanın çok lezzetli olduğunu söyleyebilirim :) Benim en çok sevdiğim çorba.

Malzemeler:
1 tavuk göğsü
1 çorba kasesi yoğurt
3 yemek kaşığı un
2-3 diş sarımsak
Tereyağı (Ben 1,5 yemek kaşığı kullanıyorum. Ama siz damak zevkinize göre miktarını ayarlayabilirsiniz)
Nane
Tuz

Yapılışı:
Tavuk göğsümüzü güzelce haşlayıp suyunu saklıyoruz
Haşladığımız tavukları ince ince didiyoruz
Bir kapta yoğurt, un,dövülmüş sarımsak ve sakladığımız tavuk suyumuzu ayran gibi çırpıyoruz.
Pütürsüz bir kıvam aldığında tencereye alıp karıştırarak kaynatıyoruz. Kaynayınca karıştırmayı bırakabiliriz.
Kaynayınca içine dittiğimiz tavukları ekliyoruz. Eğer kıvamı koyuysa; kalan tavuk suyumuz varsa ondan yada normal su ekliyoruz. Tuzunu katıyoruz.
Bir kapta tereyağını eritiyoruz. Eriyen yağa 1 tatlı kaşığı kadar nane ekliyoruz. Yağ iyice kızınca çorbanın içine döküyoruz.
5 dakika daha kaynayan çorbamız servise hazır :)

Afiyet olsun...

NOT: Sonunda gene yaptım ve fotoğrafını çektim :)

25 Temmuz 2013 Perşembe

Kalabalık bir iftar :)

Bugün kalabalık bir iftar yemeği var. Hem de benim evimde :) Hemde şu ana kadar hiç bu kadar insanı aynı anda ağırlamamıştım :) Umarım onları aç, susuz ve çaresiz bırakmam :) Resimler çekersem paylaşırım yarın :)

İftar menüm:

Tavuk Çorba
Fırında kuzu eti, mantar güveç
Şehriye pilavı
Peynirli börek
Börülce salatası
Ispanak kökü tarator
Jülyen doğranmış havuç kabak salatalık salatası
Keşkül

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Onur Paşa mezun oldu :)

Ne zamandır yazacağım. Sadece bir fotoğrafı almayı bekliyorum annemlerin fotoğraf makinesinden :) O yüzden yazım zaman aşımına uğradı :( Neyse artık aldığımda buraya eklerim diye düşünerekten sadede geleyim :) Benim biricik kardeşim Onur 9 Temmuz salı günü Hacattepe İktisattan mezun oldu.
Vay be zaman ne kadar da çabuk geçiyor. Orayı kazandığını internette gördüğümde sevinçten çığlık çığlığa iş yerindeki herkesi başıma toplamıştım :) İşte o zamandan bu yana tam 4 yıl geçmiş; sevgili minik kardeş taa üniversitelerden mezun olmuş.
Aslında aramızda tam 8.5 yaş fark var. En başından biliyorum ben onun hayatını :) İlk gördüğüm an bile aklımda :) Bakınca iyiki hayatımın bir parçası olmuş diyorum; iyi ki doğmuş; eminim o olmadan hayatım çok eksik ve çok yarım olurdu :)
Mezuniyete katılsın diye ben çok istedim; yoksa her klasik erkek gibi öff ne gerek var modundaydı. Onu orada öyle cübbeli görünce ağlarım diye düşünüyordum ancak sağolsun Hacettepe o kadar kötü bir organizasyon yapmış ki; kardeşimin diploma alışı rüzgar gibi geldi geçti. Bırakın ağlamayı falan fotoğraf makinesinin düğmesine bile zor bastım :)
Seni çok seviyorum canım kardeşim. Bize bu duyguyu yaşattığın için seni buralardan kocamaaaan öperim :)

Pasifik Savaşı (Pacific Rim)


Bu filmde izleyecekler listemin arasındaydı. Gene dünyayı kurtarma üzerine bir filmdi ancak dünyayı kurtarma yollarını diğerlerine göre daha yaratıcı bulduğumu söyleyebilirim :) Bu filmi Ankamall' de IMAX olarak izledik. O zaman daha da bir güzel oldu. Bayılıyorum ben böyle aksiyon filmlerini üç boyutlu izlemeye. Bazı dövüş sahnelerini çok yakından çekmişler. O yüzden üç boyutlu olmasının bu tür sahnelerde pek bir kıymeti kalmıyor. Filmi bütün olarak değerlendirecek olursam; gidilesi ve görülesi bir filmdi bence :) Sırada beklediğim bir film kaldı :Wolverine... O da 26 Temmuzda vizyona giriyor. Hugh Jackman benim en başarılı bulduğum oyuncu bu arada...

23 Temmuz 2013 Salı

Günün fotoğrafı

Dün paşabahçede görüp bayıldığım magnetlerimi, işte bu lepiska saçlı

NOT: Gerçi lepiska saç sarı oluyor değil mi? Ama çaktırmazsak sevinirim; çünkü ben hayatımda hiç gerçekten lepiska saçlı olamadım :)
NOT2: Lepiska saç tanımında ki uzun, güzel kısmı benim istediğim. Yoksa saçlarım sarı olsun diye bir derdim olmadı hiç :))

fotoğrafımı buzdolabına yapıştırmak için kullandım :) Ben bir "love angel" ım :) Güneş ise sadece "The boy" :))) Hahaha bu benim bloğum öyle değil mi? Bazen kendime torpil yapmaya hakkım olmalı :)

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Penti bikiniler

Bu hafta sonu öylesine önünden geçerken vitrininde yazan %50 indirimi görünce hadi bir bakıyım dedim Penti'ye. Tüm plaj ürünlerinde %50 indirim yapmışlar. Çeşit çeşit bikiniler, mayolar, pareolar, terlikler ve çantalar vardı. O kadar çok bikini çeşidi vardı ki... Zaten askıda olanlara bakarak yorum yapmak neredeyse imkansız. Oradaki kataloğa bakarak, hoşuma giden bikinileri buradan sizinle paylaşayım istedim:) Eğer tatil yakınsa gitmeden bir uğramanızı öneririm...Tabi bunları giyebilmek için biraz da zayıflamak gerek öyle değil mi:)

İşte en çok bunu sevdim :) Bikininin renkleri ve üstünün modeli ne kadar güzel öyle değil mi?
 
 
Her ne kadar straplez ve alt kısmı ipli bikiniler bana göre olmasa da şu bikininin canlılığına, cıvıl cıvıllığına bir bakar mısınız!!
 
 
Bu aralar alt ve üst takım olmayan bikiniler moda ya. İçerisinde her renkten olan bu şirin bikini bu moda için yaratılmış sanki :) Takım olarak değil de fuşya, turkuaz, sarı, mor gibi birçok renkle harika uyum sağlayabilir bence.
 
 
Alttaki bikini de de beğendiğim yer üstünün modeli oldu. Penti de bu modelin daha bir çok rengi vardı...
 
Buda öylesine sıkıcı bir pazartesiyi renklendirmeye çalışan bir yazı oldu....Herkese iyi bir hafta diliyorum :)

16 Temmuz 2013 Salı

Kızılcahamam Patalya Termal Otel


Koca İzmir'li olunca ve mevsimlerden de yaz olunca ara ara suya girme krizi yaşayabiliyoruz. İki hafta önce cumartesi günü sabah Güneş kalkınca yüzmek istediğini söyledi :) Gözünü sevdiğim çöl Ankara'da yüzme isteğini gidermek zor tabi. Şu yeni açılan Aqua Parkları falan inceledik. Sonra pek uygun olmadıklarına karar verdik. Fırsat sitelerine baktık. İyi bir şey bulamadık. ODTÜ havuzu geldi aklımıza. Ama üye değilmişiz falan derken... Benim aklıma Kızılcahamam'da Başkent Üniversitesine ait Patalya Termal Otel geldi. Kızılcahamam'da ormanda yürürken bir kere bahçesine dışarıdan bakıp çok beğenmiştim.

Aradık oteli sorduk; havuzundan yararlanabilir miyiz diye. Kişi başı 50 TL. ye girip gün boyu istediğimiz her şeyinden faydalanabiliyormuşuz. Biz de gidelim dedik. Otel orta büyüklükte bir kapalı havuz, bir açık havuz, bir sıcak termal havuz, sauna, buhar odası ve türk hamamı imkanlarına sahip. Su ihtiyacımızı karşıladı ama bence 50 TL vermeye de değmezdi diye düşündüm günün sonunda.

Kuru kıyafetlerimizi giydikten sonra, otelin bahçesinde dolaşmaya karar verdik. Otelin oldukça uzun orman içinde güzel bir yürüyüş parkuru varmış. Bu parkurun kıyılarında, manzarayı seyretmek için banklar koymuşlar ve bir kaç tane de bungalov yerleştirmişlerdi. Etrafı seyrede seyrede yürüdük. Orman çok güzeldi.

Dönüşte orman içinde Anadolu diye bir yerde yemek yedik. Yemekleri baya vasattı ancak ormanda oturup yemek yemek güzeldi. Piknik gibi oldu.
Patalya Termal Otel' e gelince; otel aslında biraz eskimiş ve bakımsız kalmış. Ama gayet temiz geldi bana. Çok kalabalık değildi. Böyle havuza girmekten ziyade, Ankara'nın gürültüsü sizi çok yorduysa; sessiz bir şekilde kendinizi dinlemeye ihtiyacınız varsa; uzun doğa yürüyüşleri yapabilir ve pek de kalabalık olmayan bu otelde sessizliğin tadını çıkarabilirsiniz.
6-7 saat süren bu Kızılcahamam kaçamağı bize hafta sonu sanki iki gün değil de daha uzunmuş hissiyatı yarattı. Yazın Ankara'da ne yapacağınızı bilemediğiniz ama değişiklik istediğiniz bir hafta sonu denenebilir. Bu arada otelin iki kişilik oda konaklaması da 200 TL. imiş. Ama biz gece evimize geri döndük. En rahat yer kendi evimiz sonuçta :)

Harun'un kızı Melisa' ya 4. yaş kurabiyeleri

Şimdi sizlerle yaparken acayip beni mutlu hissettiren butik kurabiyelerimi paylaşmak istiyorum. Konusu Harun'un kızı Melisa'nın 4. yaş kutlaması :) Tüm hafta sonu boyunca evde yalnız kalınca hem güzel vakit geçirmeme hem de stres atmama yardımcı oldular :) Sanırım ben bu işi çok seviyorum :)
 
İşte benim pembe yanaklı cici kızlarım :)

 


 
Bunlarda benim yaramaz prenses kızlarım :)
 
 

 
 
NOT: Biraz fazla foto eklemişim. Ne yapayım bunları yapınca mutlu oldum :) 

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Maskeli Süvari (The Lone Ranger)

 
Gitmeyi düşündüğümü daha önce yazmıştım :) Geçtiğimiz cuma gittik. Gerçi film çok uzundu ve biz de 23:15 seansına gitmiştik. Ertesi gün Güneş'in eğitimi vardı. O yüzden film uzun sürdü stresi yaşayarak izledim maalesef bu güzelim filmi :) Film saat 02:00 gibi bitti.
Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biriydi. Klasik bir Jonny Depp harikası diyebiliriz. Onun o Karayip Korsanları filmlerinden alışık olduğumuz kendine has komik hareketleri bu filmde de oldukça fazlaydı :) Çok beğendim. Hani şu hep diyip durduğum başından sonu belli olmayan filmlerden.

Yalnız filmde çok komik bir şey oldu. Öyle ki Güneşle gülme krizine girdik bir müddet. Ben her filme giderken üç boyutlu gözlüklerimizi evde unutuyordum ve her seferinde o gözlüklere yeniden para vermek zorunda kalıyorduk. Bu nedenle evdeki nüfusları da oldukça arttı :) Ama bu sefer gözlükleri unutmamanın verdiği gururla salona girdik ve gözlüklerimizi takıp zevkle filmi izlemeye başladık :) Yaklaşık yarım saat sonra Güneş "Canım film üç boyutlu değil sanırım."  dedi. Aman bir de gözlüğü çıkarıp bir baktım ki üç boyutlu değilmiş :) Koskoca salonda Güneş'le bende bir tek gözlük var. Geç vakit olmasına rağmen de salon baya doluydu. Sonra ayy dedik rezillik :) Baya güldük.

Bizi yanıltan bu filmin fragmanını üç boyutlu izlemiştim; o oldu :) Ama bence bu film kesinlikle üç boyutlu olmalıymış. Büyük eksiklik. Çünkü bir tren sahneleri vardı ki onu üç boyutla izlemek harika olurdu. Ama sonuç olarak çok iyi bir film. Mutlaka gidiniz; görünüz...

11 Temmuz 2013 Perşembe

Ramazan


Herkese sevdikleriyle beraber güzel, hayırlı ramazanlar diliyorum :)
 
 

Ekmek çalışmalarım-2

Evde ekmek yapma olayına karar verdiğimden beri gerçekten de dışarıdan hiç ekmek almaz olduk :) Bitince hemen yenisini yapıyorum :) Başlarda iyi falan dese de içinden burun kıvırdığını bildiğim sevgili kocam; ekmeklerin lezzeti dışarıdan aldıklarımıza on basınca; "Ekmek yapalım. Ekmeğimiz az kaldı der oldu :)" . En güzel ekmek sonucunu gene 40fırınekmek bloğundaki bol tahıl ekmeği tarifinden aldım. Gerçi hepsini de denemedim :) Bir de oradaki annemin zeytinli ekmeği tarifini yapmıştım; ancak onun içi biraz hamur oldu. Bir şeyleri beceremedim sanırım. Odtu deki kopeklere verdik; yiyemedik.


Bol tahıl ekmeği tarifime gelince ben tam buğday unu yerine kepek unu kullandım .(Kişisel bir tercih değil :) Evde o vardı :)) İkinci kez yoğururken içine bir miktar ay çiçek çekirdeği içi kattım ve en sonda üzerine biraz yulaf serpiştirdim. Ekmek makinem olmadığı için fırında yaptım. Biraz büyükçe oldu :) Biz çok beğendik :) Evde ekmek bitti. Bu akşam bizim evde gene ekmek yapımı var :)

4 Temmuz 2013 Perşembe

Ekmek yaptııım :)

Hani ekmek yapmak istiyorum demiştim ya... Kepekli cevizli ilk ekmeğimi yaptım. Bu arada illa ekmek makinesi almaya gerek olmadığını anlamış oldum. Fırında da ekmek çok güzel olabiliyormuş. Çok güzel ekmek tarifleri veren 40fırınekmek diye bir site keşfettim. Tüm tarifleri denerim diye düşünüyorum :) Aşağıda yaptığım cevizli kepekli ekmeğin tarifini veriyorum. Bu tariften bir tane orta boy ekmek çıkıyor.


Malzemeler:

1 bardak beyaz un
1.5 bardak kepekli un
1 tatlı kaşığı instant kuru maya
3/4 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
1 bardak oda sıcaklığında su
1 yemek kaşığı zeytinyağı
0.5 bardak iri kıyılmış ceviz

Yapılışı:
  1. Beyaz un, kepekli unu, tuz, şeker ve mayayı geniş bir kapta karıştırıyoruz. Su ve zeytinyağını ilave ederek hamuru 2-3 dakika yoğuruyoruz. Yumuşak ve şekil vermesi kolay bir hamur elde ediyoruz.
  2. Hamuru koyduğumuz kabı streç filmle kapatıp; 1 saat ılık bir yerde mayalıyoruz.
  3. Mayalanan hamuru tezgaha alıp ceviz ekliyoruz ve tekrar yoğuruyoruz. Ekmeğimize şekil verip; pişirme kağıdı serip iyice unladığımız fırın tepsisine koyuyoruz.
  4. 1 saat daha hamuru o şekilde bekletiyoruz.
  5. Üzerini çok keskin bir bıçakla 2-3 yerinden çiziyoruz ve hafif un serpiştiriyoruz.
  6. Önceden ısıttığımız 220 derece fırında üzeri kızarıncaya dek pişiriyoruz.
  7. Piştikten sonra bir soğutma telinde 30 dakika bekletip dilimleyebilirsiniz...
Afiyet olsun...

NOT: Ekmeği denemek isteseniz yada başka bir ekmek yapmak isterseniz 40fırınekmek sitesindeki püf noktalarına bir göz atın derim...

2 Temmuz 2013 Salı

Trilye Balık Lokantası


Size bir balık lokantası söyleyeyim; gidin ancak sadece hayatınızda bir kez :) Tabi yemeğe ben verdiğim paraya acımam ne olacak arkadaş demiyorsanız. Ben çok pahalı lokantalara verdiğim paraya acıyanlardanım çünkü. Sonuç olarak yemek yiyorsunuz ve bir saatte bitiyor :) Her neyse Trilye diyordum. Trilye Ankara'nın yıllardır en iyi balık restoranıymış. Biz de anlamlı bir gecede güzel bir yere gidelim dedik ve koca ile birlikte Trilye'yi seçtik.

Kusursuz bir hizmet, hoş bir ortam ve mükemmel yemekler yemek istiyorsanız burası çok doğru bir yer. Ancak oldukça pahalı geldi bana. Alkol almamamıza ve ben doyduğum için ana yemek yiyememe rağmen biraz tuzlucaydı gene de.


Aslında gittiğim restoranlardan bloğumda hiç bahsetmemiştim sanki. Ama burası özellikli bir yer olduğu için anlatmak istedim. Yediğimiz mükemmel yemeklere gelince... (Ben fotoğraf çekme özürlü olduğum için resimleri sağdan soldan topladım :) Kusura bakmayın :))
İlk önce masaya çok güzel bir zeytin ve kekikli zeytin yağı geldi. Trilye zeytiniymiş. Gerçekten yediğim en güzel siyah zeytindi...

 
Biz mezelerden fava, midye dolma ve deniz börülcesini seçtik...


Balık pastırması bize ikram olarak geldi..


Ara sıcak olarak kalamar tava ve balık kokoreç aldık. Ben burda artık doydum :)

 

Güneş ana yemek olarak ızgara lagos istedi. Ama sanırım resimdeki balık lagos değil. Ben sadece sunumunu size göstermek istedim. Patates, roka, soğan ve ıspanak ile...


En sonda oranın meşhur tatlısı olan leblebi tatlısı yada öbür adıyla ateş tatlısı istedik. Çok başarılıydı bence.


Kahve ikramlarının yanında getirdikleri lokum sunumu çok güzeldi. Nazar boncuğu vardı kutulara iliştirilmiş.


En son masamıza kocaman içi limon dolu bir tahta gemi maketiyle ve bir oksijen tüpüyle garson geldi! Tüp resimde görünmüyor. Masanın altında kaldı :) (Bunu resmetmeyi akıl edebildim :)) Bizi saf oksijen ve limon kokusu uygulaması yaparak ferahlattılar. Gerçekten harika bir ferahlık hissiyatı yaşatıyor...

Bu arada pazartesi akşamı olmasına rağmen baya bir kalabalıktı. Rezervasyon yapmadan gitmemek gerek. Biz kutlama amaçlı gittiğimizi söylememiştik. Sanırım söylemek gerekiyormuş. Söyleyen masalara çeşitli atraksiyonlar da yapıyorlar :) Yani özel geceler için de ideal...

Dünya Savaşı Z


Pazar gecesi eğlenmek için gittiğim bu filmde eğlenmek şöyle dursun, gerildim; gerildim. İçime fenalıklar geldi. Film bir an önce bitsin istedim. Dedim biz manyak mıyız? Niye kendimize böyle çile çektiriyoruz. Filmi sevmediğim için mi? Hayır filmi baya sevdim. Güzel bir filmdi bence...Gerilim filmi izleyemem demiyorsanız mutlaka gidin.


Bu filmlere gidiyorum; evet görüntüler, oyuncular falan gayet iyi. Ama fikir yaratıcı değil be arkadaş. Hep aynı aynı... Bıktım valla şu dünya bir kurtulamadı gitti yahu. Siz de diyeceksiniz sen de hiç bir filmi beğenmiyorsun. Daha yaratıcısını yapabiliyorsan onu da sen yap da izleyelim:) Orası da ayrı tabi ki... Ne orijinaldi şu Pi'nin Yaşamı falan...Öyle filmler istiyorum ben. Sonunu baştan bilmek istemiyorum filmin...Ama konusu kitaplardan alınan filmlere, o kitabı okumadıysam bir şey diyemeyeceğim. Ama kitabını okuduğum filmi de beğenmiyorum. Diyorum hiç anlatamadılar ki konuyu. Bu insanlar şimdi anladı mı ki olayları...
Neyse konuyu çok saptırdım. Sanki film eleştirmeniyim de; bu konuda ki görüşlerim de çok önemli :)
Dünya Savaşı Z 'ye dönecek olursam; filmde çok fazla karanlık sahne vardı. İnsan orada ne olduğunu anlayamıyor. Kim kimi ısırıyor? Kim zombi oldu? Bunlar net değil :) Ama siz gene de bir gidin görün derim. Brad Pitt oynuyor.

 
Alt resimde filmde en çok etkilendiğim sahnelerden biriydi.
 
 
Ama tüm gece uyuyamadım. Aptal aptal rüyalar gördüm. O helikopterden indim öbürüne bindim :)

Bekliyorum...



Sinemaya gittiğimde fragmanlarını izleyip güzel olabileceklerini düşündüğüm aksiyon, macera dolu gibi görünen bu filmleri bekliyorum :) Vizyon tarihlerini de yazdım; siz de gidin :)

Maskeli Süvari 5 Temmuz (Jonny Depp)
Pasifik Savaşı 19 temmuz
The Wolverine 26 Temmuz (Hugh Jackman)

1 Temmuz 2013 Pazartesi

AOÇ yoğurt yap


Markette dolaşırken gördüm. Zaten bir deneyeyim diyordum hep :) E hadi dedim ne zaman deneyeceksin; aldım. Denedim ve hayatımda yediğim en güzel yoğurtlardan birini yedim. Yapımı kolay, doğal. Zaten hazır yoğurt yemeyin çok katkı maddesi var diyorlar hep. Hazır yoğurdu alıyordum; bitiremiyorduk ama gene de hiç bozulmuyordu. Artık içlerine neler katıyorlarsa. Kocayla hep bu yoğurt yaplardan alıp kendi yoğurdumuzu kendimiz yapmaya karar verdik. Akşamları yiyoruz birer kase. Yaz aylarında buz gibi çok güzel oluyor; hem de rahat uyutuyor.
İki boyu var 3 kilo ve 5 kilo ve iki çeşidi inek ve keçi. Biz 3 kilo inek olanını tercih ettik. Zira inek dışında hiç bir hayvanın kalsiyumlu bir şeyini tüketemem ben :)


Dışarıdan süt alınca kaynatırız ya. Bu yoğurt yapdan çıkan sütü de bildiğiniz kaynatıyorsunuz. Ama dikkat edin benim gibi taşırıp her yerleri batırmayın :) Nasıl yapılacağı da hem AOÇ' nin sitesinde hem de kutusunun üzerinde yazıyor. Kaynattığınız süte serçe parmağınızı batırdığınızda artık yanmıyorsa; kutunun içinden çıkan mayayı karıştırarak döküyoruz sütün içine. Sonra sarıp sarmalayıp 3,5-4 saat bekletiyoruz dışarıda. Sonra da yoğurdumuzu hiç bozmadan hop dolaba. Hemen bozunca kıvamsız olur. O yüzden dolapta bir gece beklettim. AOÇ yoğurt yapın kendi sayfası için bir tık :)

Bu aralar birde kendi ekmeğimizi kendimiz yapalıma takmış durumdayım. Ama mutfağım küçük. Ekmek yapma makinesi almak istemiyorum :) Bir araştıracağım tavada yada fırında nasıl ekmek yapabilirim diye. Biz zaten kepek ekmeği yiyoruz hep. Geçenlerde haberlerde dinledim. Artık Türkiye'de ekmekler daha sağlıklı; 16 tane katkı maddesi artık katılmayacak diye. Yani bildiğimiz ekmek un, tuz, maya, yumurta gibi bir şey olmaz mı? O kadar katkı maddesi ne koyuyorsunuz ki içine? Yani 16 dan falan fazla da biz artık 16 tanesini katmamaya karar verdik diyorlar. E dedim yuh! Yakında insanlarda üçüncü kulak, kuyruk gibi şeyler çıkacak bu saçma sapan şeyleri yiyip durmaktan. Neyse eğer bir ekmek tarifi bulursam, denersem ve beğenirsem tabi ki paylaşırım :)

Bugünün anlam ve önemi...

Bugün bizim nişan yıl dönümümüz :) Seni çok seviyorum bb :)

 
Bu resimde yüzüklerimizi nişandan bir gece önce teslim almıştık; o geceye ait. Bakıyoruz heyecanla güzeller mi diye :)