29 Ağustos 2013 Perşembe

Zafer Bayramı

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Pinterestten seçtiklerim

Ne şeker görünüyorlar değil mi? Yapımı da baya bir kolay gibi. Denemeli bence :)
Bu kalıplardan almamak için baya direndim. Ama direnmesem mi acaba? Tersten hamurla kaplayın pişirince kurabiyeden kaseler oluyor. Çok süper değil mi? Ama işte buna uygun hamurda bulmak gerek. Var mı bilen? Bu kurabiye kaselerinin içinde dondurma yada meyve yada krema gibi şeyler sunabiliriz.

Bir düğün önerisi

Bu hafta sonu gittiğim bir düğünde nikah şekeri olarak vazo içerisinde canlı çiçek düşünmüşler. Bence çok iyi bir fikir. Bu canlı çiçekler hem düğün boyunca masaları süsledi; hem de insanlar bu canlı çiçekleri evlerine götürürken mutlu oldular :)
Hatta bunu Ece'ye anlattığımda o da kendi gittiği başka bir düğünde nikah şekeri için saksı çiçeği düşündüklerini söyledi. Bu da ilginç bir fikir. Bu canlı çiçek son zamanların yeni düğün modasıdır belki de :) Benim görünce hoşuma gitti. O yüzden sizinle paylaşmak istedim.
Bir de düğünde sanatçı Ege vardı. Sesi güzel olduğu için dinlemek hoşuma gitti. Genelde yavaş şarkılar söyleyen Ege düğünde şaşırtıcı bir şekilde herkesi baya bir oynattı :)

Esentepe Dedeman Otel

Esentepe Dedeman Pansiyon yada Hotel daha çok yakışabilirdi aslında.
Geçen hafta eğitim nedeniyle Esentepe Dedeman otelde kaldım. Tabiki burayı da notlarıma eklemek istedim. Böylece siz de adının Dedeman olmasından iyi bir otel olduğunu düşünüp de kalmak gibi bir hata yapmayasınız...
Gerçi genelde Esentepe'de ki bir otele insanlar iş için gider, gezmek amaçlı gidip orada kalmaz sanırım. Bütün bankaların falan genel müdürlükleri orada çünkü.
Her neyse Esentepe Dedeman otelinin beş yıldızlı ve normal odasının 230 euro olmasından bahsedeyim ilk önce. Ancak bu kadar pahalı ve beş yıldızlı bir otel olmasına rağmen gerçekten iki - üç yıldızlı otel kalitesinde. Müşteri profilinin de o kadar iyi olmadığını ve ayrıca otelin çok eski ve pis olduğunu da söylemek isterim. Yalnız otelin girişi müşterilerini yanıltabilmek adına fena görünmüyor. Aldanmayınız.
Ayrıca otel odamın nasıl olduğunu sizinle ayrıntılı olarak paylaşmak isterim:
Halılarının her yeri ezilmiş sigara külü lekesiyle dolu ve oda doğal olarak kokuyor.
Banyo havluları kokuyor ve nemli.
Perdeler camın çeyreğini bile kapatmıyor, eski ve kirli.
Oda mobilyaları eski, hatta yatak başlığının üstü bir karış toz.
Havalandırması böyle inşaat gibi bir yere bakıyor. İnsan börtü böcek girecek diye korkuyor.
Banyo yerleri iyi silinmemiş. Saç kıllı.
Banyo da hala perde var ve kokuyor.
Buz dolabı gürültülü.
Klima hem gürültülü hemde on dakika aralıklarla yüksek sesle 10 saniye kadar ötüyor.
İlk aramamda bana sadece temiz havlu göndermekle yetinen sevgili otel görevlisi saat gece yarısı bir olmasına ve ben tüm yorgunluğuma rağmen odadaki pis koku ve gürültüden ötürü uyuyamayarak çıldırıp ikinci kez kendisini arayıp biraz da sesimi yükseltince bir zahmet odamı değiştirdiler.
İkinci gittiğim oda allahtan daha halliceydi. Ama odaya havlu koymayı unuttuklarını ve oda halılarının da gene lekeler içinde olduğunu söylemek isterim. Odanın ayrıca gene 230 euro nun yanına yaklaşamayacağını da belirtmek isterim. Diyelim ki dört yıldızlı bir oda. Beni kandırdılar mı bilmiyorum ama çok özür dilemek için Delux odaymış orası.
Kısacası bu otelin kesinlikle bakım görmesi gerekli. Bu otele bu kadar para isteyerek resmen insanları soyuyorlar. Bence sakın gitmeyin. Ben gitmedim ama tam karşısında yeni açılan Point otel varmış. Orası baya güzelmiş öyle duydum. İş seyahatleriniz için orayı da deneyebilirsiniz belki.
Birde eski işimde Anadolu yakasında Park 156 diye bir otelde kalırdık. Eski odaları bile fena değil ancak özellikle yeni odalarını tavsiye ediyorum. Gittiğim çoğu beş yıldızlı otelleri (Antalya'da kileri bile) sollar ve tertemiz. İnsan hakketmediği parayı kazanmamalı bence. O yüzden iyiye iyi kötüye de kötü...Yapacak bir şey yok :)

Yaz Güveci

Uzun süredir sanırım yemek tarifi vermiyorum. Hem bu arayı kapatalım (sanki çok biliyormuşum gibi :) ), hem yaz daha bitmeden, hem de son zamanlarda en çok yaptığım yemeklerden biri olduğu için e dedim bu tarifi vermeden olmaz.
Sevgili annemin bana almış olduğu minik bir toprak güvecim var. Yemekler pek lezzetli pek güzel oluyor. Mesela, hemen, ayak üstü, yaptığım bir et yemeği tarifini de vereyim. Kemiği az eti bol kemikli etinizi tuz, karabiber, minicik zeytinyağı ile güzelce soslayın. Güvecin içine koyun. Güvecin üstünü aliminyum folyo ile kapatın. Üstüne kapak kapatın. Bırakın kısık ateşte iki saat pişsin. Nefis, yumuşacık ve harika bir et yemeğiniz olur (Et kebap tadında oluyor.). Aslında size vermek istediğim yaz güveci tarifi de aynen böyle kolay bir yemek. 15 dakikada yapıp iki saat pişmesini bekliyorsunuz.
Yaz Güveci

Malzemeler (4 kişi için)
1 orta boy patates
1 orta boy soğan
1 orta boy kabak
1 orta boy patlıcan
2 orta boy domates
3-4 diş sarımsak
2 adet yeşil biber
1 tatlı kaşığı salça
3 yemek kaşığı zeytin yağı
Yarım kilo kuşbaşı doğranmış dana antrikot (Antrikot yumuşak oluyor. Bir de etler çok küçük doğranmış olmamalı. Resimdeki gibi olmalı)
tuz,karabiber
  • Patlıcanları orta büyüklükte küp küp doğrayıp tuzlu suda yarım saat bekletelim.
  • Patatesi, Kabağı orta büyüklükte küp küp doğrayalım.
  • Biberleri doğrayalım.
  • Sarımsakları soyup küçük parçalara bölelim.
  • Domatesleri soyup küp küp doğrayalım.
  • Soğanı ortadan ikiye kesip sonra yarım halka şeklinde doğrayalım.
  • Geniş bir kaba tüm doğradığımız malzemeleri (Patlıcanları iyice sıkarak koyalım. Suyu kalmasın.), eti, salçayı, yağı, tuzu ve karabiberi koyup sebzeleri ezmeden iyice harmanlayalım.
  • Güvecimizin içine karıştırdığımız malzemeleri koyalım.
  • Ağzına aliminyum folyo kapatıp. Kenarlarını hava almayacak şekilde iyice kapatalım.
  • Üstüne kapağını kapatıp, kısık ateşte iki saat pişirelim.
  • Sağlıklı ve lezzetli yemeğimizi artık afiyetle yiyebiliriz.
  • Ben yanına bulgur pilavı ve çoban salata yapıyorum :)
Not: Aslında annem aliminyum folyo yerine güvecin kapağını kapatıp güvecin kenarlarına hamur yapıştırarak hava almamasını sağlıyor. Böyle daha sağlıklı ve hiç hava almıyor. Ama ben gerek üşengeçlikten gerekse yapışmış hamurları çıkarırken gıcık olduğum için bu tekniği kullanıyorum :)

Yeni Cennet (Elysium)


Geçenlerde kocişimin uzay gemisinin uzayda ilerleme mantığı veya uzay gemisi yapım aşaması gibi görüntüleri de film de görme ümidiyle gittik. Benim açıkçası çok beklentim yoktu. Çünkü film çok yüksek bir puan almamıştı. Ancak sevdiğimi söylemek isterim. Güzel ve değişik bir film olmuş bence. Konusu değişik. Sonunu başka türlü umuyordum ama beklentimden çok daha farklı oldu. Her ne kadar Güneş beklediklerini bulamasa da onun da beğendiğini söyleyebilirim. Görmenizi tavsiye ederim :)

20 Ağustos 2013 Salı

Radisson Blu Resort & Spa, Cesme

Sizlere gördüğüm yeni bir oteli anlatmak istedim. Bu otelde kalmadım. Nesrin Annemlerin bu otelden aldığı 10 giriş hakları varmış. Yani yıl içerisinde istedikleri herhangi bir 10 gün gidip buranın açık ve kapalı havuzundan, termal havuzundan, hamam, sauna, buhar odası ve plajından gün boyu faydalanabilecekler. İlla kendileri de gitmeleri gerekmiyor. 10 girişi geçmemek üzere istedikleri herkesi götürebilirler. Her götürdükleri kişi için bir giriş hakkı gidiyor. Daha doğrusu otelden 10 adam gün satın almış oluyorsun :) Aslında güzel bir uygulama. Ankara'da habire havuz arayıp duruyoruz. Böyle güzel bir otelden bizde mi alsak dedim :), ama kocişim alternatif olarak ODTU havuzunu önerdi :)
Her neyse kısacası sağolsunlar annem ve babam; Güneş'i ve beni yaz olmasına rağmen yağmurlu ve kapalı bir Çeşme gününde, o günümüzü de güzelce değerlendirelim diye bizi bu otele götürdüler. Otel anladığım kadarıyla yeni yapılmış ve Ilıca plajı kıyısında. Yani plajı gerçekten güzel. Açık havuzu oldukça büyük. Kapalı ve termal havuzu da yeterince büyük bence... Spa kısmı bana acayip dinlendirici geldi. Orada detoks amacıyla sınırsız içebildiğin tarçınlı bitki çayları da gerçekten harika. Eğer Çeşme'ye yolunuz düşerse bence bu otelde güzelce tatil yapabilirsiniz :) Ancak bu otel Antalya otelleri gibi çok büyük değil. Orta büyüklükte bir otel...İşte resimde görüldüğü kadar :)

Geçen sene de annemler Altınyunus otelde giriş satın almışlardı. Bizi oraya da götürmüşlerdi. Altınyunus çok büyük ve ünlü bir otel. Ancak kıyaslarsak Radisson Blu Resort & Spa' nın bu oteli açık ara farkla geçeceğini düşünüyorum. Zaten Altınyunus 'u yeterince temiz de bulmadım...Otel artık biraz da eskimişti.
Radisson Blu Resort & Spa otelde geçirdiğim yarım günde bol bol jakuzi, termal havuz keyfi yapıp vücudumu yeniledim, dinlendirdim :) Size de kesinlikle tavsiye ederim...

Pinterestten seçtiklerim

Muz dolapta bu şekilde daha uzun ömürlü oluyormuş
 

Kalp kek kalıbınız yoksa bu şekilde kalp kekler yapabilirsiniz

 
Kahvaltıya çok kalabalık misafiriniz mi var? 
 
 
 Yaz için güzel bir öneri olabilir. Ama hızlı tüketmek şart :)
 
 
Deneyebilirim diye düşünüyorum :)

13 Ağustos 2013 Salı

Şimdi ben 30 yaşındayım mı diycem!!!!

Bu bayram, bir de benim doğum günümdü :) Ve maalesef, sanırım, istemeyerek, kabullenemeyerek, hala 29 diyebilir miyim diye sorarak, ııııı ben daha o kadar büyümemiştim ki ama kem küm diye zırvalayarak ve inanamayarak 30 olduğumu söylemek durumundayım :)
30. yaşım:
Liseden mezun olalı 12 sene
Üniversiteden mezun olalı 8 sene
İşe başlayalı 8 sene
Evleneli 1 sene
geçtiği anlamına geliyor.... Ve insan özellikle çalışarak geçirdiği 8 senenin nasıl geçtiğini anlayamıyor bile. Yıllar, bu kadar hızlı geçmek zorunda mısınız?

Bayramda bir Didim bir Çeşme...

Hafta sonunu da içine alan bu yılki sevgili kısacık Ramazan bayramımız bol koşuşturmalı, uzun uzun yolculuklu, e tabi bu nedenle de biraz yorucu geçti :) Annemler bu bayram Didim'de, kayınvalidemler ise Çeşme de idi. Biz de o yüzden bir Didim bir Çeşme'de idik :)
Didim'de kalışımız bayramın birinci ve ikinci gününe denk geldiği için pek gezemedik ne yazık ki. Genelde misafirler geldi ya da biz ziyarete gittik.
Ama gene de Güneş'i o harika denizine girsin diye Polis kampı 7. koya götürdüm. Ama maalesef bu kez beni hayal kırıklığına uğrattı. Her zaman tertemiz ve çarşaf gibi denizle yeşillerin içinde zevkle denize girdiğim koy, bu sefer fazlaca kalabalıktan sanırım biraz bulanık geldi gözüme...Halbuki bu koyun denizi normal şartlarda iddia ediyorum benim şu yaşıma dek girdiğim en güzel denizdi. İkincisi ise Çeşme Ilıca plajı...Neyse Didim'e giderseniz. Bu koya mutlaka uğramalısınız bence...
Daha sonra da annemi de alarak Güneş'in ailesini görmeye gittik. Orada da Ilıca plajı beni hayal kırıklığına uğrattı :( Maalesef orası da çok kalabalık ve bulanıktı. Sanırım bayramı herkes tatil olarak değerlendirmiş bu sene... Akşam da hem Çeşme Marina' da, hem de Alaçatı' da yürüyüş yaptık. Çeşme Marina'da Neco konseri vardı. Biraz bizde takıldık oraya :) Eski popüler şarkılar dinlemek hoşumuza gitti. Sonra da Alaçatı'ya gidip sakızlı dondurma yedik :) Sakızlı dondurmaya bayılıyorum. En favori dondurmam :) 
Ertesi gün de zaten hiç vaktimiz yoktu. Otobüsüm saat 14:00 da olduğu için hızlıca bir Şifne'de denize girdim o kadar. Bu arada bayram dönüşü AŞTİ rezaletti. Taksiye bindim ve taksi gişeden çıkmayı tam bir saat sonra başarabildi. Bence  AŞTİ  otopark çıkışındaki para gişelerine, başka bir çözüm bulmalılar. Taksi AŞTİ  'den çıktığında taksimetre de 20 'li sayıların üstüne çıkmıştı bile!
Her neyse bu bayramda işte böyle yorucu bir şekilde geldi geçti... Sağlığımız yerinde olsun da bazen koşturmak hiç de sorun değil öyle değil mi :)

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Şiş House

Şiş House Cepa Alışveriş Merkezinde yaklaşık bir senedir var. Alışveriş Merkezindeki yerlerden fazla bir şey beklemez genelde insan. Aman sinemadan önce, alışveriş arası bir şeyler atıştırıvereyim ayak üsytü der. Yada acele işin yoksa alışveriş merkezine değil de güzel bir yere yemek yemeye gitmek istersin. Ama işte Şiş House bir alışveriş merkezinde olmasına rağmen sırf yemek yemek için gene de gitmek istersin :) Ben hep orda antrikot şiş veya köfte şiş yedim. Diğerlerinden hiç denemedim. Genelde tavuk ve kuzu şişini de çok seviyorlar. İsterseniz yarım yarım alarak da değişik şişlerin tadına bakabilirsiniz. Ben şahsen buraya ne zaman gitsem çok sevdim. Hep memnun kaldım. Ortaya getirdikleri mezeler çok nefis. Baharatlı patates kızartması harika. Salçalı bir sosu var ki mükemmel. Fiyatları da oldukça uygun. Mutlaka gidip kendilerinin yaptığı yayık ayranla nefis şişleri denemelisiniz...

Zigana Pide

Zigana Pide iki üç yıl önce iş arkadaşlarımla giderek keşfettiğim bir mekan. Tam bir karadeniz pide salonu. Çok doğal bir yer. Bıçak, çatal yok. Elle yemelisin. Tüm ürünler karadenizden geliyor ve mekan da karadenizliler gibi sıcacık... Daha sonra Onur'u, babalar gününde babamı ve annemi, yeni iş arkadaşlarımı, hepsini oraya götürdüm. Eskiden yeri Anadolu Bulvarında GüvenAl gazın oradaydı. Ancak en son yeni iş arkadaşlarımla bir gittik kapısının önüne ki kapanmış :( Aradım internette falan yeni yerine rastlayamadım. Sandım ki o güzelim yer tamamen kapanmış. Taa ki tesadüfi bir şekilde Acity Alışveriş Merkezine gidip yanlışlıkla yan kapısından çıkana kadar... Bir de baktım ki ne göreyim tam karşımda Zigana Pide çok mutlu oldum :) Buraya herkesleri götürdüm; bir sevgili kocişimi götüremedim. Şimdi burayı okurken bana gıcık olabilir :) Olmasın, nasılsa gideriz. Üstelik onunla gidince her şeyin tadı çok daha güzel :)
Zigana Pide de ne yenir diye sorarsanız. Zaten menüsü çok sade. Bunların hepsini deneyin. Hepsi çok güzel. Hepsi için ayrı ayrı gidin. Ama aralıklı aralıklı gidin; zira kilonuz hızla artabilir :)
Üç çeşit pide yiyebilirsiniz: Peynirli, Kıymalı veya Kavurmalı...
 
 
Tatlı olarak: Burmalı ve sütlaç var..

Ama ben o kadar çok doyuyorum ki çok merak etmeme rağmen bir sütlacını yiyemedim. Eminim harikadır. Bir gün sırf tatlı yemek için oraya gidebilirim.
Aslında bloğumda gittiğim restoranları tanıtmak gibi bir düşüncem yoktu. Ama artık çok beğendiklerimi ve özelliği olanları tanıtmaya karar verdim :) Madem bu kadar güzel iş yapıyorlar, tanıtılmayı ve daha çok müşteriyi kesinlikle hak ediyorlar bence... Umarım gidip, memnun kalırsınız ve burası da asla bozulmaz. Afiyet olsun.
NOT: Web adresi http://www.ziganapide.com/

Amasra

Amasra'ya bu üçüncü gidişim oldu sanırım. Her gittiğimde ayrı bir zevk aldım. Çok güzel, şirin, dinlendirici bir yer Amasra. Sadece salatasını yemek için bile gidebilir insan. Eşim hiç Amasra'yı görmediği için ve her zamanki gibi deniz görmek istediği için bu sefer Amasra'yı seçtik.
Daha önceki gidişlerimde Amasra'ya hep Ankara-Gerede-Mengen-Devrek-Bartın-Amasra güzergahında gitmiştim. Ama bu sefer Gerede'ye girmeden Karabük yönünden gittik. Bu gittiğimiz yol yeni yapılmış güzel bir yoldu. Ancak ben gene de eski gittiğimiz yolu tercih ederim doğa açısından. Hele arkadaşlarla Mengen'de bir köy kahvaltısı yapmıştık ki gerçekten çok güzeldi. Bu kez giderken baya bir kahvaltı edecek yer aradık. Bir kaç yere girdik çok vasattı, yiyemedik. Sonra yolda birden küçük bir tabela gördüm : "Kurtoğlu". Ama köprünün altından yolun karşısına geçmek gerekiyordu. Geçtik, baktık küçük sevimli bir yer. Ahşap masalar üzerinde kilim desenli minderler var. Şirin göründü gözümüze. Kahvaltı var mı diye sorduk, çünkü sanırım aslında kuyu kebabı yapıyor. Güleryüzlü ilgili bir garson bize doğal kahvaltımız var dedi. Gerçi belki de sahibidir. Çünkü bir o vardı bir de mutfakta bir bayan. Hemen istedik. Gerçekten çok güzel bir kahvaltıydı. Hayatımızda yediğimiz en lezzetli domateslerden birini yedik :) İçi etli etli ve pembe renkliydi. Kendileri yetiştiriyorlarmış. Eğer Amasra'ya giderken bu yolu tercih ederseniz burayı şiddetle tavsiye ediyorum. Adresi şöyle imiş: Ankara Karabük Ankara Yolu 18. Km. Kayı Köyü Merkez Karabük
Güzel bir kahvaltının ardından Amasra'ya yola devam ettik. Üçüncü kez Amasra'ya gidiyor olmama rağmen Amasra'ya ters yönden girdik ve eşime göstermek istediğim ve doğru yerden girseydim normalde önünden geçeceğimiz Amasra Kuşkayası ve Çeşmi Cihanı görmek için tekrar arabayla Amasra'nın dar yollarından geri dönmeye çalışmak gerekti. Bu güzellikleri bizim gibi boşa yol giderek görmemek için Amasra'ya kuzeyden girmek gerekiyor.
Yanlış yola rağmen ilk durağımız Çeşmi Cihan oldu. Güneş' e Fatih Sultan Mehmet'in buradan Amasra'ya bakarak lalasına "Lala, Lala Çeşmi Cihan bu mu ola?", "Yani dünyanın gözü burası mıdır?" diye sorduğunu anlattım. Ben buraya annem ve babamla seneler önce turla gelmiştim ve tur rehberi sürekli "Lala, Lala Çeşmi Cihan bu mu ola?" diye dolaştı. Sanırım Rehberin Amasra ile ilgili bildiği tek olay buydu :) Ayakizi turunun Amasra gezisini tavsiye etmiyorum. Tur rehberi de yemek yediğimiz yerde iyi değildi.
İşte buda Çeşmi Cihandan görünen manzara. Aynı zamanda yöresel ürünler satan teyzeler de var burada.
İkinci durağımız Kuşkayası Anıtı idi. Merdivenlerden yukarı çıkarak anıta, süper manzaraya ve doğaya baktık.

Çeşmi Cihan' da mısırcı amcadan yakınlarda nerede denize girebiliriz diye sorduk. Bize Amasra Limanındaki plajı tavsiye etti. Daha önce arkadaşlarla geldiğimizde Özgün'le beraber Amasra'nın içindeki halk plajında denize girmiştik. Ama ben burayı hiç sevmedim. Kalabalık, dalgalı, ve her yer yosun... Yüzerken sürekli vücudunuza yosunlar değiyor. Ben çok huylanmıştım. Hiç rahat yüzememiştim. Ama bu Amasra Limanındaki plaj gerçekten güzeldi. Dalga yoktu, tertemizdi ve kumu çok güzeldi. Suda çok ılıktı. Hiç karadeniz gibi değildi. Bu plajın adı Büyük Liman Plajı' ymış.
Orada yüzdükten sonra Amasra'yı gezmeye başladık. Biz Amasra'ya arabamızla gitmiştik. Amasra'nın içini gezeceğiniz zaman, Amasra'nın hemen girişinde otobüslerin de park ettiği geniş bir otopark göreceksiniz. Arabanızı oraya park edip, Amasra'yı rahatlıkla yürüye yürüye gezebilirsiniz. Otopark ücretli 5 TL. 
Amasra gezimize Müze ile başladık. Benim maximum kartım olduğu için ve maximum kart müze kart olarak da kullanıldığı için ben bedava, Güneş ise 3 TL ye girdi.
Barış Akarsu heykelinin oradaki parkta yürüdük.
Tahtacılar çarşısını dolaştık.

Sonra karnımız acıktı ve Amasra'nın en ünlü lokantası Mustafa Amca'nın yeri "Canlı Balık" restorana gittik. Yalnız bu restorana sezonda öyle elinizi kolunuzu sallayarak gitmek biraz zor oluyor. Zira her vakit dolu. Önceden rezervasyon yaptırmalısınız. Ben Amasra'ya girer girmez arayıp rezervasyon yaptırdım. Kalamar tava, Midye dolma, Çinekop, Amasra salatası ve ikram olarak da cevizli ballı yoğurt tatlısı yedik. Kalamar Tava çok lezizdi, Midye Dolma ise şu ana kadar yediğim en ilginç midye dolmaydı. Sıcak ve domatesliydi. Çok güzeldi ama ben genede şu yediğimiz klasik midye dolmayı tercih edebilirdim. Çinekop harikaydı ve salata hakkında diyebileceğim tek söz mükemmel. Daha sonradan ikram olarak getirdikleri cevizli ballı yoğurttan bir kaşık aldıktan sonra ne Güneş ne ben yiyebildik. Kötü müydü? Hayır oradaki herkes hapur hupur yiyordu. Ancak biz damak tadı olarak yoğurdu tatlı olarak yiyemedik :) Ben Amasra'da bir kaç restoranda falan da yemiştim. Ancak gerçekten de Canlı Balık muhteşem. Manzarası harika. Gece 19:30 dan sonra masaları kumsala da açıyorlar. Arkadaşlarla kumsalda yemiştik. Çok güzel bir geceydi.
Buda yemek yerken izlediğimiz manzaramız: Fazla söze gerek yok :)
Yemekten sonra Amasra kalesine çıktık, dilek köprüsündeki deliğe taş sokmaya çalıştık ve ağlayan ağaç çay bahçesinde müthiş manzara eşliğinde sıcak çaylarımızı yudumladık. 
Bu kaleden Amasra'ya bakış:
Bu kale içerisindeki bir evin bahçesi. Kadın ne gördüyse içine çiçek dikmişti ve birde balkonuna asılı oyuncak bebekler vardı. Hani çok şirin bir bahçeydi ama böyle sağa sola asılı bebekler görünce insanın bir tüyleri bu ne yaaa diye diken diken olmuyor değildi hani :)
Ağlayan Ağaç çay bahçesinin manzarası...Hemen karşısında ufak bir ada var. Bu adada tavşanlar varmış. Bir de dürbün kiralıyorsun; tavşanları ve yunus görebilme ihtimaline karşı. Daha önceki gidişlerimde kiraladım ancak ne tavşan nede yunus gördüm :)

Artık geri dönme vakti gelmişti. Ayaklarımız geri basa basa Amasra'dan ayrıldık. 
Yanlız biz bu gezi planlamasında bir hata yaptık ve Pazar günü günübirlik gittik. Amasra her ne kadar Ankara'ya 350 km kadar uzakta olsa da yolları çok virajlı olduğu için yaklaşık beş saat sürüyor. O nedenle günübirlik gitmek pek uygun değil. Aslında bir günde Amasra gezilebiliyor ancak aynı gün yaklaşık 8 - 10 saat yol gitmiş oluyorsunuz. Onun yerine bir gece Amasra'da konaklayıp ertesi gün de Safranbolu'yu gezebilirsiniz. Daha önce arkadaşlarımla gittiğimizde konaklamıştık. Konaklama çok pahalı değil. Biz Seymen diye bir otel de kaldık. Ancak siz sakın orada kalmayın. Hiç güvenli bir otel değil. Gece yarısı iki bayan kaldığımız odanın kapısı açıldı ve biz Allahtan hemen uyanıp çığlık çığlığa bağırdık da korkup kaçtı. Şimdi anlatması çok uzun sürer ama kapımızı otel görevlisi açtı üstelik!!! O yüzden sakın o otelde kalmayın. Ama Amasra'ya mutlaka gidin; mutlaka salatasının ve balığının tadına bakın; kaleye çıkın; Ağlayan Ağaçta çay için; tahtacılar çarşısını gezin. Hatta yaklaşık bir saat süren deniz turu bile yapabilirsiniz. Deniz biraz dalgalı olduğu için biraz heyecanlı anlar yaşanabiliyor ama...
Uzunca bir yazı oldu. Sıkılmadan buraya kadar okuyabildiyseniz, tatil dönüşü olan bu sendromlu pazartesiyi geçirmek için herkese sabırlar diliyorum :)

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Mutlu bayramlar :)

Herkese sevdikleriyle beraber mutlu, huzurlu, güzel
 bir bayram dilerim.
Nice tatlı bayramlara...

6 Ağustos 2013 Salı

Taze taze bayram kurabiyeleri

Bayramda tatlının yanına çeşit olsun, misafirlerimize ikram edelim diye yaptığım tuzlu ve tatlı kurabiyelerim miss gibi oldular. Tatlı kurabiye olarak üzümlü kurabiye, tuzlu kurabiye olarak da susamlı simit yaptım :)


Üzümlü kurabiye tarifi hobipediaofema dan aldım. Gerçekten harika oldu. Tıpkı şu pastanelerde satılan ve benim bayıldığım üzümlü kurabiyeler gibiler :)

Gelelim tuzlu ağızda dağılan susamlı simitlerime :)

Susamlı Simit


 
Malzemeler:
 
1/2 çay bardağı sıvı yağ
150 gram yumuşamış tereyağı
2 yemek kaşığı elma sirkesi (piştikten sonra kokusu olmuyor)
4 yemek kaşığı soğuk su
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
1 yumurta (sarısı içine, beyazı ayrı bir kaseye)
1 çay kaşığı mahlep
Alabildiği kadar un (Ele yapışmayan bir hamur olacak kadar)
Üzeri için susam
 
Yapılışı:
  • Yoğurma kabımıza sirke, su, yumurta sarısı, sıvı yağ, tereyağı, tuz, mahlep ve şeker koyup karıştıralım.
  • Karıştırdıktan sonra unu yavaş yavaş eleyerek ekleyelim.
  • Kabartma tozunu da ilave edip, ele yapışmayan ve yumuşak bir hamur yapalım.
  • Ceviz büyüklüğünde aldığımız hamuru yuvarlayıp, hafif bastıralım ve serçe parmağımızla ortasını delerek simit şekli verelim.
  • Önce yumurta akına sonra susam dolu tabağımıza batıralım.
  • Önceden ısıtılmış 175 derece fırında kızarana dek pişirelim.
  • Kurabiyeleri fırından çıkarıp ılıyınca çayla beraber afiyetle yiyelim :)

Bayram neşesi :)

 
Bu benim daha görmeden iş arkadaşımın anlatmasıyla en sevdiklerim arasına giren şirin karikatür :) Benden bayram neşesi olsun :)
 

The Wolverine

 

Geçen cumartesi gittik bu filme. Filme gitmeden önce film hakkında baya bir eleştiri okumuştum. Hatta Güneş o yüzden gitmek istemedi. Çocuk filmi gibi. Gitmeyelim. Başka filme gitsek olmaz mı gibi lafların ardından beni kıramadı; gittik. Ama gittiğine pişman olmadığına eminim :) Ben filmi sevdim. Bence güzel bir film. Birde filme gitmeden önce okumuştum. Bazı insanlar: "Film çok kötüydü. Sonra film bitti. Herkes gitmeye başladı. Ama birden film devam etmeye başladı. Harikaydı. İşte orada filme bittim." gibilerinden bir şeyler yazmışlar.
Diyeceğim şu ki: Film bence güzeldi. Bu yorumu okuduğum için neredeyse sinema salonu boşalmış olmasına rağmen gitmedik. Bekledik. Yalnız ben sonradan devam eden o bir dakikalık kısımdan hiç bir şey anlamadım. Sanırım anlamak için eski Wolverine' ları da izlemek gerekiyormuş. Benim için hiç bir şey ifade etmeyen o bir dakikalık sahneyle kıyaslayıp nasıl böyle tüm filmi kötülemişler anlamadım. Neyse siz bu sondaki bir dakikalık sahneyi anlayamam; eski Wolverine' ları izlemedim diye düşünerek gitmemezlik etmeyin bence...

Bu arada Cepa'nın sinemasını hiç tutmuyorum. Aslında film bitmiyor. Oynayan oyuncuların ismi falan yazmaya başlıyor. Ama hemen sinemadaki ışıkları falan açtılar. İnsanların çoğu bittiğini düşünüp gitti. Son sahneyi göremedi. Halbuki eski Wolverinecılardan anladığıma göre son sahne baya bir önemliymiş :) Ben sadece Wolverine 'ın tekrar çekileceğini anlayabildim :) Niye film bitene kadar ışıklar kapalı durmadı ki... Sonra orjinal diye bilet aldığımız filmi ilk 15 dakika türkçe dublajlı ve ışıklar yanık seyrettik!!! Sonra bazı insanlar gidip şikayetçi oldu da filmi baştan başlattılar... Ben tabi ki Ankamall IMAX i tercih ederim. Ama bize biraz uzak düşüyor. Evime yakın gitmeyi en çok sevdiğim sinema Bilkent. Hem sakin, hem park etmek kolay, hemde kaliteli bence :)

1 Ağustos 2013 Perşembe

Beze

Gelen misafirlerimin sonucunda dolabımda üç tane yumurta akı birikmişti :) Pazar sabahı aklımda süper bir fikirle uyandım :) Ve sabahın dokuzunda kalktım beze yaptım :) Semalara verdik, bizim karşıdaki öğrenci oğlanlara verdik... Biz yedik. Bence çok güzel oldular. Ama krema sıkma torbam olmadığı için şekilleri o kadar iyi olmadı :) Ben kaşıkla koydum tepsiye bezeleri. Ama genede tatları güzel, görüntüleri de öyle çok kötü olmadı :) Yapımı kısa, malzemeleri az ve lezzetli. Ama pişmesi biraz uzun sürüyor :)

 
Malzemeler:
3 adet yumurta beyazı
3 çay bardağı pudra şekeri
3-4 damla limon suyu
1 tutam tuz
 
Yapılışı:
  • 3 yumurtanın beyazını sarısından ayıralım
  • Derin cam bir kap yada tencere içine, yumurta beyazlarını,3 pudra şekerini, tuzu ve 3-4 damla limon suyunu katalım (tuzu çay kaşığının ucu ile koyun)
  • Kabınızı sıcak su dolu bir tepsi içine yerleştirip mikserle önce yavaş, sonra hızlı konumda 15-20 dakika iyice köpürüp kabarana kadar ara vermeden çırpalım
  • Karışım katılaşmış ve mikserden düşmüyorsa beze kıvama gelmiştir.
  • Hazırladığınız karışımı, varsa krem şanti torbasına,yoksa bir poşetin ucunu keserek poşete doldurun. Yada bir kaşık yardımıyla benim gibi tepsiye kaşık kaşık koyun.
  • Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine şekiller vererek sıkın.
  • Önceden ısıtılmış 100-110 derece fırında 45-50 dakika pişirelim.(Bu süre sonunda bezelerimizde de irili inceli çatlaklar oluşacak piştiğini buradan anlayabiliriz)
  • Fırını kapatın fakat kapağını açmayın.Fırın tamamen soğuyana kadar bezeler fırında kalmalı
  • Fırın soğuduktan sonra çıkartıp 2-3 saat normal oda sıcaklığında beklettikten sonra afiyetle yiyebilirsiniz ;)
Notlar:
  • Bezelerimizi ağzı kapalı cam kapta saklayalım ki, yapış yapış ve yumuşak olmasın.
  • Pudra şekeri daha iyi eridiği için, pudra şekeri kullanmak daha iyi.
  • Yumurtalarımız taze ve oda sıcaklığında olmalı
  • Bezeyi yapmadan önce fırın tepsimizi, sıkma torbamızı falan hazırlayalım. Çünkü beze karışımını çok bekletmeden fırına vermek gerek.
  • Renklendirmek isterseniz çok az miktarda gıda boyası veya renklendirici kullanabilirsiniz. Ben kırmızı mı yapsam diye düşündüm :)
  • Pişirme işlemi bittiğinde fırın soğuyana kadar,fırın kapağını açmayın ki bezeler çökmesin. Fırından çıkardıktan sonra da mutfak ısısında değişiklik yapmayın.(cam açıp kapatmak gibi )