12 Ağustos 2013 Pazartesi

Amasra

Amasra'ya bu üçüncü gidişim oldu sanırım. Her gittiğimde ayrı bir zevk aldım. Çok güzel, şirin, dinlendirici bir yer Amasra. Sadece salatasını yemek için bile gidebilir insan. Eşim hiç Amasra'yı görmediği için ve her zamanki gibi deniz görmek istediği için bu sefer Amasra'yı seçtik.
Daha önceki gidişlerimde Amasra'ya hep Ankara-Gerede-Mengen-Devrek-Bartın-Amasra güzergahında gitmiştim. Ama bu sefer Gerede'ye girmeden Karabük yönünden gittik. Bu gittiğimiz yol yeni yapılmış güzel bir yoldu. Ancak ben gene de eski gittiğimiz yolu tercih ederim doğa açısından. Hele arkadaşlarla Mengen'de bir köy kahvaltısı yapmıştık ki gerçekten çok güzeldi. Bu kez giderken baya bir kahvaltı edecek yer aradık. Bir kaç yere girdik çok vasattı, yiyemedik. Sonra yolda birden küçük bir tabela gördüm : "Kurtoğlu". Ama köprünün altından yolun karşısına geçmek gerekiyordu. Geçtik, baktık küçük sevimli bir yer. Ahşap masalar üzerinde kilim desenli minderler var. Şirin göründü gözümüze. Kahvaltı var mı diye sorduk, çünkü sanırım aslında kuyu kebabı yapıyor. Güleryüzlü ilgili bir garson bize doğal kahvaltımız var dedi. Gerçi belki de sahibidir. Çünkü bir o vardı bir de mutfakta bir bayan. Hemen istedik. Gerçekten çok güzel bir kahvaltıydı. Hayatımızda yediğimiz en lezzetli domateslerden birini yedik :) İçi etli etli ve pembe renkliydi. Kendileri yetiştiriyorlarmış. Eğer Amasra'ya giderken bu yolu tercih ederseniz burayı şiddetle tavsiye ediyorum. Adresi şöyle imiş: Ankara Karabük Ankara Yolu 18. Km. Kayı Köyü Merkez Karabük
Güzel bir kahvaltının ardından Amasra'ya yola devam ettik. Üçüncü kez Amasra'ya gidiyor olmama rağmen Amasra'ya ters yönden girdik ve eşime göstermek istediğim ve doğru yerden girseydim normalde önünden geçeceğimiz Amasra Kuşkayası ve Çeşmi Cihanı görmek için tekrar arabayla Amasra'nın dar yollarından geri dönmeye çalışmak gerekti. Bu güzellikleri bizim gibi boşa yol giderek görmemek için Amasra'ya kuzeyden girmek gerekiyor.
Yanlış yola rağmen ilk durağımız Çeşmi Cihan oldu. Güneş' e Fatih Sultan Mehmet'in buradan Amasra'ya bakarak lalasına "Lala, Lala Çeşmi Cihan bu mu ola?", "Yani dünyanın gözü burası mıdır?" diye sorduğunu anlattım. Ben buraya annem ve babamla seneler önce turla gelmiştim ve tur rehberi sürekli "Lala, Lala Çeşmi Cihan bu mu ola?" diye dolaştı. Sanırım Rehberin Amasra ile ilgili bildiği tek olay buydu :) Ayakizi turunun Amasra gezisini tavsiye etmiyorum. Tur rehberi de yemek yediğimiz yerde iyi değildi.
İşte buda Çeşmi Cihandan görünen manzara. Aynı zamanda yöresel ürünler satan teyzeler de var burada.
İkinci durağımız Kuşkayası Anıtı idi. Merdivenlerden yukarı çıkarak anıta, süper manzaraya ve doğaya baktık.

Çeşmi Cihan' da mısırcı amcadan yakınlarda nerede denize girebiliriz diye sorduk. Bize Amasra Limanındaki plajı tavsiye etti. Daha önce arkadaşlarla geldiğimizde Özgün'le beraber Amasra'nın içindeki halk plajında denize girmiştik. Ama ben burayı hiç sevmedim. Kalabalık, dalgalı, ve her yer yosun... Yüzerken sürekli vücudunuza yosunlar değiyor. Ben çok huylanmıştım. Hiç rahat yüzememiştim. Ama bu Amasra Limanındaki plaj gerçekten güzeldi. Dalga yoktu, tertemizdi ve kumu çok güzeldi. Suda çok ılıktı. Hiç karadeniz gibi değildi. Bu plajın adı Büyük Liman Plajı' ymış.
Orada yüzdükten sonra Amasra'yı gezmeye başladık. Biz Amasra'ya arabamızla gitmiştik. Amasra'nın içini gezeceğiniz zaman, Amasra'nın hemen girişinde otobüslerin de park ettiği geniş bir otopark göreceksiniz. Arabanızı oraya park edip, Amasra'yı rahatlıkla yürüye yürüye gezebilirsiniz. Otopark ücretli 5 TL. 
Amasra gezimize Müze ile başladık. Benim maximum kartım olduğu için ve maximum kart müze kart olarak da kullanıldığı için ben bedava, Güneş ise 3 TL ye girdi.
Barış Akarsu heykelinin oradaki parkta yürüdük.
Tahtacılar çarşısını dolaştık.

Sonra karnımız acıktı ve Amasra'nın en ünlü lokantası Mustafa Amca'nın yeri "Canlı Balık" restorana gittik. Yalnız bu restorana sezonda öyle elinizi kolunuzu sallayarak gitmek biraz zor oluyor. Zira her vakit dolu. Önceden rezervasyon yaptırmalısınız. Ben Amasra'ya girer girmez arayıp rezervasyon yaptırdım. Kalamar tava, Midye dolma, Çinekop, Amasra salatası ve ikram olarak da cevizli ballı yoğurt tatlısı yedik. Kalamar Tava çok lezizdi, Midye Dolma ise şu ana kadar yediğim en ilginç midye dolmaydı. Sıcak ve domatesliydi. Çok güzeldi ama ben genede şu yediğimiz klasik midye dolmayı tercih edebilirdim. Çinekop harikaydı ve salata hakkında diyebileceğim tek söz mükemmel. Daha sonradan ikram olarak getirdikleri cevizli ballı yoğurttan bir kaşık aldıktan sonra ne Güneş ne ben yiyebildik. Kötü müydü? Hayır oradaki herkes hapur hupur yiyordu. Ancak biz damak tadı olarak yoğurdu tatlı olarak yiyemedik :) Ben Amasra'da bir kaç restoranda falan da yemiştim. Ancak gerçekten de Canlı Balık muhteşem. Manzarası harika. Gece 19:30 dan sonra masaları kumsala da açıyorlar. Arkadaşlarla kumsalda yemiştik. Çok güzel bir geceydi.
Buda yemek yerken izlediğimiz manzaramız: Fazla söze gerek yok :)
Yemekten sonra Amasra kalesine çıktık, dilek köprüsündeki deliğe taş sokmaya çalıştık ve ağlayan ağaç çay bahçesinde müthiş manzara eşliğinde sıcak çaylarımızı yudumladık. 
Bu kaleden Amasra'ya bakış:
Bu kale içerisindeki bir evin bahçesi. Kadın ne gördüyse içine çiçek dikmişti ve birde balkonuna asılı oyuncak bebekler vardı. Hani çok şirin bir bahçeydi ama böyle sağa sola asılı bebekler görünce insanın bir tüyleri bu ne yaaa diye diken diken olmuyor değildi hani :)
Ağlayan Ağaç çay bahçesinin manzarası...Hemen karşısında ufak bir ada var. Bu adada tavşanlar varmış. Bir de dürbün kiralıyorsun; tavşanları ve yunus görebilme ihtimaline karşı. Daha önceki gidişlerimde kiraladım ancak ne tavşan nede yunus gördüm :)

Artık geri dönme vakti gelmişti. Ayaklarımız geri basa basa Amasra'dan ayrıldık. 
Yanlız biz bu gezi planlamasında bir hata yaptık ve Pazar günü günübirlik gittik. Amasra her ne kadar Ankara'ya 350 km kadar uzakta olsa da yolları çok virajlı olduğu için yaklaşık beş saat sürüyor. O nedenle günübirlik gitmek pek uygun değil. Aslında bir günde Amasra gezilebiliyor ancak aynı gün yaklaşık 8 - 10 saat yol gitmiş oluyorsunuz. Onun yerine bir gece Amasra'da konaklayıp ertesi gün de Safranbolu'yu gezebilirsiniz. Daha önce arkadaşlarımla gittiğimizde konaklamıştık. Konaklama çok pahalı değil. Biz Seymen diye bir otel de kaldık. Ancak siz sakın orada kalmayın. Hiç güvenli bir otel değil. Gece yarısı iki bayan kaldığımız odanın kapısı açıldı ve biz Allahtan hemen uyanıp çığlık çığlığa bağırdık da korkup kaçtı. Şimdi anlatması çok uzun sürer ama kapımızı otel görevlisi açtı üstelik!!! O yüzden sakın o otelde kalmayın. Ama Amasra'ya mutlaka gidin; mutlaka salatasının ve balığının tadına bakın; kaleye çıkın; Ağlayan Ağaçta çay için; tahtacılar çarşısını gezin. Hatta yaklaşık bir saat süren deniz turu bile yapabilirsiniz. Deniz biraz dalgalı olduğu için biraz heyecanlı anlar yaşanabiliyor ama...
Uzunca bir yazı oldu. Sıkılmadan buraya kadar okuyabildiyseniz, tatil dönüşü olan bu sendromlu pazartesiyi geçirmek için herkese sabırlar diliyorum :)

2 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık,sormak istediğim tüm soruların cevabını aldıım :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım geziniz çok iyi geçer. İyi eğlenceler :)

      Sil