15 Aralık 2014 Pazartesi

Kek kalıplarımı seviyorum

Mutfakta alıp alıp da bir türlü doyamadığım tek şey kek kalıbı. Her seferinde bu son diyorum. Gene olmuyor. Sizlere bununla ilgili bir post hazırlamak istedim. Hangi kalıplarım var; nasıl görünüyorlar ve nereden aldım. Genelde tantitoniden alıyorum ama...Çok merak ediyordunuz; açıklamak istedim. Şok şok şok :)

İşte en çok sevdiğim kalıplarımdan biri...Üçgen kek kalıbı. Çok güzel bir görüntüsü oluyor bence. Tek sorunu biraz büyükçe dilimleri oluyor. Tantitoniden almıştım. Çok severek kullanıyorum :)

Buda bu kalıpla ilgili benden size bir fikir. Her kek dilimi farklı bir pasta. Gerçi tüm küçük muffin kalıplarıyla aynı şeyi yapabilirsiniz :) Ama bunda dilimlenmiş pasta görüntüsü var ya; daha bir güzel duruyor bence.
İkici olarak en sevdiğim gene tantitoniden aldığım mini gül kalıpları. Çikolatalı yaparım ki ben onları...
Bide bu güllerin bir büyük boyları var bende. Bu da tantitoni. Ama bundan kekin çıkması biraz zor oluyor. Acaip dikkat gerektiriyor. Gene de ufak tefek kırılmalar oluyor. Güzel şekiller veriyor ama biraz riskli bence.



Onun dışında klasik muffin kalıplarından var. Sadece kek kalıbı olarak kullanmıyorum ama bunları. Sonuçta yaratıcı olmalı insan :)


Birde tchibo dan aldığım, şu kek kalıplarımdan var. Çok tatlılar bence. İçindeki deliği kremayla doldururum diye aldım. Ama hiç öyle kullanmadım daha. Ama projelerim arasında. Yalnız bu kek kalıplarına kek hamuru koymak biraz sabır işi. Baştan uyarıyım. Fenalık gelebilir :)
Tabiki klasik kek kalıbım var. Kelepçeli, şu üç parçalı olanlardan. Hem pandispanya, hem klasik bir kek yapmak için. Ama ben bu kalıpların klasik kek kalıbı şeklini sevmiyorum. Daha sivri, daha keskin şekilli olanlar var. Onları seviyorum. Ama bu var. İdare ediyor diye almıyorum da...
Orta aparatını kullanarak klasik kek yapıyorum... Ama çok belli olmuyor şekli. Bu yüzden çok nadir kullanıyorum bu kalıbın orta aparatını. Eğer muffin kalıplarına hamur paylaştıracak zamanım yoksa. O yüzden anca şu aşağıdaki kesik kek resmini bulabildim :)

Ama bu kelepçeli kalıbı orta aparatını kullanmadan çok kullanıyorum. Acaip pastalar yapıyorum ben bununla :) Cheesecakeler ve kendi atmasyon pastalarım hep bu kalıbın eseri...
Birde uzun ince kek kalıbım var. Baton kek kalıbı...Ekmek görünümüne benzettiğim için verdiği şekli, bunda tuzlu kek yapıyorum genelde. Yada bundan da harika pastalar çıkıyor söyliyim :) Tek yapmanız gereken pastanızı streç film kapladığınız bu kalıpta yapmak ve dolapta beklettikten sonra, ters çevirip pastanızı kalıptan çıkartmak. Mutlaka edinilmesi gereken bir kalıp bence. En çok kullandıklarımdan. Bunu da tantitoniden almistim.

Buda tuzlu bir kek örneği:
Bu arada henüz hiç kullanmadığım; çünkü yeni aldığım bir muffin kalıbım daha var. Tantitoniden aldım. Ama bunu kek kalıbından ziyade, internette gördüğüm enteresan sunumlar çok hoşuma gittiği için aldım. Normalde pahalı bir kalıp. Ama şu anda indirimde. Belirteyim :) İşte kalıbım ve gördüğüm enteresan kullanımları...



Ay bu kadar yeter içimize fenalık geldi dediğinizi duyar gibiyim. Ama gene tantitoniden aldığım son bir kek kalıbım var. Yuvarlak tepsi şeklinde. Bunu da tart için aldım. Bir kere de elmalı tart yaptım. Ancak bu kadar kek kalıbı varken buna kek yapmak için sıra gelmedi. Daha çok fırında yemek pişirmek için kullanıyorum.
Biraz uzun bir post oldu. Ama yararlı olduğunu umuyorum :) Umarım size ilginç fikirler verebilmişimdir. Kimi kek kalıplarını almaktan vaz geçebilir yada tam tersine tam istediğim deyip alabilirsiniz.
Herkese kek tadında ve kek kokusu huzurunda mutlu günler diliyorum :)

10 Aralık 2014 Çarşamba

Mis kokulu limonlu kek ve bir sunum önerisi

Annemin günü için yaptığım nefis mini limonlu kekleri yazacağım bugün size. Aslında bu kek gayet klasik bir kalıba dökmeli; sonra da dilim dilim kesmeli; mis limon kokulu yumuşacık bir kek. Ama ben annemin günü için yaptığımdan biraz daha şık görünsün istedim. Daha önce de anlatmıştım gerçi burada ama bu sefer daha minyatürlerini yaptım. Onları çikolatalı birer gül haline getirdim. Dediğim gibi siz hamuru herhangi bir kek kalıbına koyup; dilimleyerek servis edebilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun :)

Limonlu Kek
Malzemeler
2 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı şeker
Çeyrek su bardağı sıvı yağ
1 limon kabuğu sebze soyucuyla soyulup incecik doğranacak. Arzu ederseniz rendeleyin.
5 yemek kaşığı limon suyu
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 yemek kaşığı haşhaş

Yapılışı:
Önce yumurta ve şekeri iyice çırpıyoruz.
Daha sonra karışıma yoğurt, sıvı yağ, limon suyu, limon kabuğunu ekleyin ve tekrar karıştırın.
En son un, kabartma tozu, vanilya ve haşhaşı da karıştırıp kek karışımımızı hazırlayalım
Yağladığımız kalıba dökün
Önceden ısıttığımız 180 derece fırına koyup üstü kızarıncaya dek pişirin. Pişip pişmediğini bir bıçak batırarak  anlayabilirsiniz. Batırdığınız bıçak temiz çıkıyorsa kekiniz pişmiştir.

Benim sunumum:

Tantitoni den aldığım 15 li mini gül kek kalıbını kullandım. Ben de bu kalıplardan 2 tane vardı. Yani 30 tane mini gülüm oldu. Biraz hamur arttı. Bunu da üç tane başka muffin kalıbına döküp pişirdim. Her bir gülün içini yarıya kadar kek hamuruyla doldurdum. Güllerim pişince iyice soğumasını bekledim. Zedelemeden güllerimi kalıptan çıkardım. Gül kek kalıplarımı iyice yıkadım ve kuruttum. Bir paket sade sütlü milkayı (80 gram) ve bir adet beyaz milka çikolatayı (80 gram) ayrı ayrı kaplarda benmari usulü erittim. 15 gül kalıbına beyaz 15 gül kalıbına sütlü çikolatamdan birer tatlı kaşığı döktüm. İçlerine gül keklerimi hafif bastırarak yerleştirdim ve bir gece buz dolabında bekletip; kalıptan zedelemeden çıkardım. Çok güzel görüntüleri oldu :)

2 Aralık 2014 Salı

Yumuşacık Pastane Poğaçası

Uzun süredir sizlere vermek istediğim bir tarif var. Defalarca kez yaptım aslında ama bir türlü elim ermedi tarifi buraya yazmaya. Belki 10-15 kere yaptım. Bir kere bile beni yarı yolda bırakmadı. Yiyen herkes bayıldı :) Fotoğraf gene her zamanki gibi aceleye geldi. Ama çok sık yapıyorum. Nasılsa yenisini çeker buradakini güncellerim. Fotoğraf yüzünden tarifi daha fazla ertelemek istemedim. Üstelik malzemeleri de çok kolay. Her zaman evimde oluyor. Yapımı da çok pratik. Sadece sabırlı olup mayalanmasını beklemek gerek. Gerçekten ne kadar iyi mayalanırsa o kadar pufff oluyor :)

Yumuşacık Poğaça
Malzemeler:

Hamuru:
1 su bardağı ılık su
1 su bardağı ılık süt
1 su bardağı sıvı yağ
3 silme çorba kaşığı şeker
Neredeyse 1 silme tatlı kaşığı tuz
1 paket instant maya (Ben pakmaya kullandım hep. Beni hiç yarı yolda bırakmadı)
Aldığı kadar un

İçi:
Beyaz Peynir, Kaşar, Patates, Salam, Sucuk ne isterseniz koyabilirsiniz. İsterseniz boş da yapabilirsiniz. Ben genelde beyaz peynir koyuyorum.

Üzerine:
1 yumurta sarısı
Haşhaş yada  Çörek otu yada susam

Yapılışı:

Yoğurma kabımıza 3 su bardağı un ve mayayı koyup karıştıralım. Ortasını açalım
Ortasına süt ,su ,yağ ,şeker ve tuz koyalım.
Yoğurmaya başlayalım. Unumuz az gelecek. Azar azar un ekleyelim. Elimize hafif yapışan yumuşak bir hamur elde edelim. Hamurumuzu yarım saat mayalanmaya bırakalım.
Mayalanan hamurumuzdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp hafifçe yağladığımız tezgahta parmaklarımızla açıp içine iç harcımızı koyalım ve hamuru kapatalım
Yağlı kağıt serili tepsiye dizelim.
Üzerlerine yumurta sürüp; Haşhaş yada  Çörek otu yada susam serpiştirelim
10 dakikada tepside mayalandırıp; önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana dek pişirelim

Yumuşacık mis kokulu pufffff poğaçalarımız hazır. Afiyet olsun :)

NOT: Hamurumu nasıl mayalıyorum?
Ben yoğurma kabı olarak geniş ve derince bir tencere seçiyorum. Fırınımı poğaçayı yapmadan önce 50 dereceye ayarlayıp ısıtıyorum. Sonra fırınımı kapatıyorum. Tenceremin kapağını kapatıp bu fırında yarım saat bekletiyorum. Yarım saat sonra tenceremi fırından çıkarıp; fırınımın ağzını kapalı tutuyorum. Şekil verip; yumurta sürdükten sonra tepsiyle bir 10 dakika daha fırında bekletiyorum. Sonra tepsilerimi çıkarıp fırınımı 180 dereceye ısıtıyorum ve poğaçalarımı pişirmek üzere tekrar fırına sürüyorum. Bu arada 50 derece benim fırınımda hafif sıcak fakat yakmayan bir etki yaratıyor. Yani belki fırınların ayarı farklıdır. Fırınınızı mayalama sıcaklığı ayarında ısıtın. Hafif sıcak...

NOT: Bu ölçülerden iki tepsi poğaça çıkıyor. Siz bir tepsi yapmak isterseniz su bardağı yerine ölçülerinizi çay bardağı yapın. Tuzu şekeri ve mayayı yarıya indirin. Yani bir paket maya 10 gram. Siz 5 gram kullanın.

17 Kasım 2014 Pazartesi

Benim Portalakallı Kış Pastam :)

Geçenlerde kendi kafamdan kolay ama güzel ne yapabilirim diye düşündüm ve bu pastayı buldum :) Görüntü süper, tadı da ayrı güzel oldu :) Hem de çok hafif. Hatta yiyenler cheesecake sandılar :) Ama cheesecake yapmaktan daha basit :) İkram ettiğiniz kişileri portakallı cheesecake diye de kandırabilirsiniz :) Her zamanki gibi fotoğraf çekmeyi unuttuğum için, fotoğraf maalesef pastanın son dilimine ait oldu :) Bir daha yapınca bütün çekerim :) (Bu pasta için 26 cm. kelepçeli kek kalıbı kullandım ben)

Benim Portakallı Kış Pastam
Malzemeler:

Tabanı İçin:
1,5 paket burçak bisküvi
80 gram tere yağı

Kreması İçin:
1 litre süt
11 çorba kaşığı toz şeker
12 çorba kaşığı irmik
1 paket vanilya
1 paket 200 gram labne peyniri (Pınar labne kullandım)
1 portakal kabuğu rendesi

Portakal Sosu İçin:
2 portakal
1 tatlı kaşığı nişasta
3 silme çorba kaşığı şeker

Yapılışı:

  1. Pastamızın ilk önce tabanını yapmaya başlayalım. Bunun için bisküvimizi rondodan geçirelim ve tere yağı ile yoğuralım. 
  2. 26 cm kek kalıbımızın dibini aliminyum folyo ile kaplayalım (Ben kaplamayı unuttum ama siz kaplayın. Kalıbınız pastanızı keserken belki çizilebilir.).Üstüne bu yağlı bisküvili hamuru bastırarak yayalım.
  3. 150 derece fırında 8-10 dakika pişirelim ve fırından çıkarıp kremamızı hazırlamak üzere onu bir kenarda bırakalım :)
  4. Tencereye sütü, şekeri, portakal kabuğunu ve irmiği koyalım. Tatlımız koyulaşıp göz göz olana kadar orta ateşte karıştırarak pişirelim. Ocaktan alalım.Cok sart diil ama ben bu muhallebiden ufak bir kase alip kocise yediriyorum. Cokmus gibi geliyor :) Daha sonra içine peynirini karıştırıyorum. Ama ayırmasanız da önemli değil. En fazla yarım parmak daha kalın olur.
  5. İçerisine labne peynirimizi ve vanilyayı koyup; mikserle 5 dakika çırpalım.
  6. Kremamızı tabanını pişirip bir kenara koyduğumuz kek kalıbımıza boşaltalım.
  7. Portakal sosu için, bir portakalımızın kabuklarını rendeleyip; portakallarımızı sıkalım. Portakal suyunu, portakal kabuğunu, nişasta ve şekeri bir kaba alıp karıştırarak kaynatalım.  İki, üç dakika kaynasın.
  8. Daha sonra kremamızın üstüne dökelim ve kaşık yardımıyla pastanın her tarafını kaplamasını sağlayalım.
  9. Bu şekilde tatlımızı dolapta bir gece bekletelim.
  10. Daha sonra etrafındaki kelepçe kalıbı çıkarıp; dilimleyerek servis yapalım.
Afiyet olsun...
Yeniden yaptım ve bu sefer bütün hali işte karşınızda :)

14 Kasım 2014 Cuma

Çin Pilavı (Şalgam Sulu Pirinç Salatası)

Çok sıkı durun. Çünkü size benim yeni keşfettiğim bir tarif vereceğim. Çayların yanına misafirlerinize ikram edeceğiniz, harika görünümlü, lezzetli bir salata. Ama siz belki amaaan sen de bunu yeni mi gördün de diyebilirsiniz. Biz yaptık; test ettik ve çok müthiş onayladık. Gerçekten tavsiye ederim. Annemin gününde de yapacağım inşallah kızım uslu durmaya devam ederse :)

Çin pilavı (Şalgam Sulu Pirinç Salatası)
Malzemeler
1 su bardağı yasemin pirinci (Ben BİM deki efsane markayı kullandım. Ama her markette vardır sanırım.)
Yarım demet maydanoz
Yarım demet dere otu
2 adet taze soğan
10 adet kornişon turşu
Yarım çay bardağı zeytin yağı
1 su bardağı acısız şalgam suyu (Ben Doğanay marka kullandım)
250 gr. kadar mısır konservesi (Ben Dardanel in 212 gramlık vakumlu susuz mısırından kullandım. Bence diğerleriyle arada çok fark var. Bu gerçekten lezzetliydi)
Limon suyu (Ben yarım limon suyu ekledim. Siz damak zevkinize göre ayarlayın)
Tuz (Ben şalgam suyu tuzlu ve turşu tuzlu olduğu için tuz eklemedim. Siz ihtiyaç duyarsanız ekleyin.)

Yapılışı
Yasemin pirincini yarım saat kaynar suda bekletin
Daha sonra tencerede kızdırdığınız zeytinyağına suda beklettiğiniz; yıkayıp süzdüğünüz pirinci katın.
Pirinçler saydamlaşana kadar kavurun.
Şalgam suyunu ekleyin. Tencerenin ağzını kapatıp; pirinçler suyunu çekinceye dek pişirin.
Pişirdiğiniz pilavın ılımasını ve demlenmesini bekleyin.
Maydanoz, dere otu ve soğanı güzelce yıkayıp incecik doğrayın.
Geniş bir kaba alın.
Kornişon turşuları küp küp ve küçük küçük doğrayın. Yeşilliklere ekleyin.
Mısırı da süzüp (içinde gene çok az da olsa su var) kaba koyun.
Ilıyan pirincinizi de ekleyin, salatanızı karıştırın.
Damak tadınıza göre tuz ve limon ekleyin.
Afiyet olsun...
Biz bayıldık; bence siz de çok seveceksiniz :) Kendinizi bu renk cümbüşünden mahrum etmeyin derim :)

13 Kasım 2014 Perşembe

Demir'in Nazar Boncuklu Mevlüd Kurabiyeleri

Aylin'in oğlu tatlı, sarı kafa, fındık burun, boncuk Demir için yaptığım Nazar Boncuklu Mevlüd Kurabiyeleri :) Demir'e kocamaaan 41 kere maşallah!!! :) Darısı benim minik kızçemin başına :)
NOT: Bu arada size çok güzel bir sır vereyim :) Çok güzel etiket tasarımı yapılabilen bir site buldum. Burda etiketlerinizi tasarlıyorsunuz. O kadar çok güzel etiket var ki :) Hangisini seçeceğinizi bilemiyorsunuz :) Sonra sizden basmak için para istiyorlar. Peki siz ne mi yapıyosunuz? O sırada print screen alıp; painti açıyor; screen shotunuzu kopyalayıp; tasarımıznızı kesiyorsunuz. Sonra da istediğiniz yerde bastırabilirsiniz. Sitenin ismi: zazzle.com
Sevgilerimle...

10 Kasım 2014 Pazartesi

Şeftali Marmelatı

Biliyorum bu tarifin hiç sırası değil ama... Tamda yaz yeni bitmişken bu tarif verilir mi demeyin!!! Ne yapalım bir daha ki yaza hazırlık olsun :) Bu sene iki defa şeftali marmelatı yaptım. En sevdiğim marmelat; şeftali marmelatıdır :) Üstelik tadı, kıvamı nefis oldu. Buyurun tarifi. Aklınızda bulunsun; gelecek yaza yaparsınız :)

Şeftali Marmelatı
Malzemeler:
1 kg şeftali
750 gram toz şeker
1 limon suyu
Yarım çay kaşığı tereyağı
Yapılışı:
Şeftalinin kabuklarını soyup ortadan ikiye bölelim ve çekirdeklerini çıkartalım
Şeftalileri rondoda püre haline getirelim
Tencereye püre haline gelmiş şeftaliyi, tere yağını ve şekeri koyalım.
Yüksek ateşe marmelatımızı koyalım. Zaman  zaman karıştıralım.
15 dakika sonra ocağı orta ısıya getirelim.
Ara ara küçük bir tabağa ufak bir kaşık koyup kıvamını kontrol edelim. Çok akışkan değilse olmuş demektir.
Limon suyunu da ekleyelim. 5 dakika daha kaynatıp altını kapatalım.
Koyduğumuz tere yağı sayesinde marmelatımızda çok köpük olmadı. Ancak gene de biraz olduysa onları kaşıkla alalım.
Sıcakken kuru kavanozlara dökelim. Kavanozun ağzını sıkıca kapatıp. Kavanozu ters çevirelim
1 gün o şekilde dinlendirelim
Serin ve güneş almayan bir yerde muhafaza edelim. Kış boyu afiyetle yiyelim :)

4 Kasım 2014 Salı

Kokostar kek

Bu aralar bir tutturmuşum koko star da koko star. Kurabiyesi yok şerbetlisi derken işte buyurun bu da keki. Bu da eksik kalmasın; takım tamamlansın dedim :) İşin şakası Güneş ne zamandır şirkete götürmek için kek yapalım diyordu. Ben de şu şerbetli koko starı ararken kek koko starı buldum :) Hoşuma gitti, Güneş'in arkadaşlarına bundan yaptım.
Güzel, kolay, denenesi bir tarif, sürprizi içinden çıkmalı :) Yaklaşık 18 adet çıkıyor. Buda buyurun tarifi...
Koko star kek (yaklaşık 18 adet muffin kalıbıyla)
Malzemeler:
Kek Hamuru:
3 yumurta
1 su bardağı şeker
1 kahve fincanı sıvı yağ
1 kahve fincanı süt
50. gr. kakao
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Aldığı kadar Un (keke kıvamına gelene kadar yavaş yavaş katalım)
İçi:
2 adet yumurta beyazı
1 su bardağı hindistan cevizi
1 çay bardağı pudra şekeri
Kek Yapılışı:
Yumurta ve şekerler önce çırpılır. Daha sonra un hariç diğer tüm kek malzemeleri eklenir ve karıştırılır. En son da alabildiği kadar un eklenir.
İçinin Yapılışı:
Kek hamurundan farklı bir kapta yumurta beyazları yüksek devirde krema kıvamına gelinceye dek çırpılır. Sonra içerisine hindistan cevizi ve pudra şekeri konarak iyice karıştırılır.

Gerisini resimli anlatayım:
Muffin kalıplarına 1 yemek kaşığı kek hamurundan koyacağız ve üzerine 1 tatlı kaşığı iç harcımızdan koyacağız :
Kalan kek hamurumuzu kalıplara paylaştıracağız:
180derecede 15-20 dakika pişireceğiz. Bir kürdanla pişip pişmediğini anlayabilirsiniz.
Ben üzerlerini benmari usulü eritilmiş beyaz çikolatayla süsledim:
Çok az iç harcım artmıştı. Kaşık kaşık koydum tepsiye. Ondan da nefis kokoş kurabiye çıktı. Hatta onu tek başına yapmayı bile düşünüyorum.

3 Kasım 2014 Pazartesi

Zeynel'in Lezzet Sefası

Ne zamandır yazamadım :) Üzerimde bir yorgunluk...İşlerim yoğun, eve gidip kendimi hangi koltuğa atsam diye bakıyorum. Bir yandan yeni hayatıma adapte olma çabası içindeyim :) 2 ay sonra bir kızım olacak inşallah:) Çok mutlu ve heyecanlıyım. Kızım için araştırıp alışverişler yapıyorum. Onun için her şeyin en güzeli olsun istiyorum. Güzel bir duygu. Allah herkese nasip etsin :) Bu telaş içinde fırlattım attım bloğu bir kenara ama eşim izin vermiyor. O kadar çok tekrar yazmamı istedi ki onu daha fazla kıramadım :) Daha çok yazmaya çalışacağım. Belki kızım için araştırdığım alışveriş bilgilerini de burada paylaşırım :)

Güzel bir tarifle sizlere merhaba demek istedim tekrar :) Zeynel Muhallebicisini herkes bilir. Başka şehirlerde var mı bilmiyorum ama en azından Ankara'da herkes bilir. İşte bu muhallebicinin harika bir sütlü tatlısı var. Lezzet sefası...
Lezzet sefasını yapmayı kafaya koydum. Araştırdım. Çoğu yerde hazır sakızlı muhallebiyle hazır çikolatalı pudingi yapıp arasına kedi dili koymuşlar. Olmuş; bitmiş. Ben öyle yapmak istemedim. Her şeyini kendim yapmak istedim. Derken bence Lezzet Sefasının neredeyse aynısını yaptığımı düşünüyorum :) İşte buyun tarifi :)

Lezzet Sefası
Malzemeler:
Kedi dili bisküvi
Aşağıda anlattığım çikolatalı puding
Aşağıda anlattığım damla sakızlı muhallebi
Üzerini süslemek için kırılmış fındık, fıstık, antep fıstığı.. Canınız ne isterse :) ben antep fıstığı ve çikolata parçacıkları kullandım.

Yapılışı:
İkram edeceğimiz kaselerimizi neredeyse yarısına kadar (yarısından birazcık az) sıcak damla sakızlı muhallebiyle dolduralım.
Kasenizin büyüklüğüne göre hiç ıslatmadan kedi dili bisküvi yerleştirelim
Üzerine kasemiz doluncaya kadar sıcak  çikolatalı pudingimizi dökelim.
Kedi dili muhallebimizin sıcaklığıyla yumuşayacak.
En üste dövülmüş fındık,fıstık serpelim.
Oda sıcaklığına gelinceye kadar dışarıda tutalım
Sonra dolaba kaldırıp soğuk servis yapalım

Çikolatalı puding:

Malzemeler:
1 litre süt (Ben yarım yağlı kullanıyorum)
1 su bardağı şeker
3 çorba kaşığı un (tepeleme koymayın)
3 çorba kaşığı nişasta (tepeleme koymayın)
4 çorba kaşığı kakao
1 paket vanilya
1 yumurta sarısı
100 ml sıvı krema
50 gr. bitter çikolata

Yapılışı:
Un, Nişasta, şeker,kakao,yumurta sarısı ve sütü tencereye koyarak mikserle çırpın.
Malzemeler birbirine karışınca orta ateşte muhallebi kıvamını alana kadar karıştırarak pişirin.
Altını kapatıp; vanilya, krema ve çikolatayı koyup tekrar mikserle güzelce çırpın.

Damla Sakızlı Muhallebi:

Malzemeler:
125 gr tereyağı
1 su bardağından bir parmak eksik toz şeker
1 litre süt  (Ben yarım yağlı kullanıyorum)
2/3 su bardağı un
2 tane damla sakızı parçası

Yapılışı:
Tereyağını eritin
Eriyen tereyağına unu koyup kavurun
Un biraz kavrulunca sütü yavaş yavaş karıştırarak ekleyin
Şekeri ilave edin
kaynayıncaya kadar karıştırarak pişirin
damla sakızlarını ilave edin
5 dakika daha karıştırarak pişirin
Ocaktan alıp mikserle çırpın

Uzun tarif gözünüzü korkutmasın. Aslında çok kolay. Hele muhallebi karıştırma görevi bizim evdeki gibi kocanızdaysa en kolay :) Afiyet olsun :)

22 Temmuz 2014 Salı

Tek kişilik kasede güllaç...

İşte size sadece kendinize bile yapabileceğiniz; görünümü güzel; tadı süper pratik bir güllaç tarifi daha...Kasede mini güllaç...

Kasede Mini Güllaç (1 kişi için)
Yarım güllaç yufkası
Yarım su bardağı süt
Damak tadınıza göre şeker (Ben 2 silme tatlı kaşığı kullandım)
Ceviz içi

Yapılışı
Yarım güllaç yufkasını 3 parçaya böldüm
İlk parçayı kasenin büyüklüğüne göre parçalara ayırıp kaseye dizdim.
Sütle ıslattım
Ceviz serptim
İkinci parçayı kasenin büyüklüğüne göre parçalara ayırıp kaseye dizdim.
Sütle ıslattım
Ceviz serptim
Üçüncü parçayı kasenin büyüklüğüne göre parçalara ayırıp kaseye dizdim.
Kalan sütü üzerine döktüm.
Biraz sütü çekince üzerini cevizle süsledim.
Streç filmle kaplayıp, dolapta bir müddet beklettikten sonra afiyetle yedim :)

Afiyet olsun...

Muhallebili Güllaç

Ne zamandır ihmal ettim bloğumu. Aslında o kadar çok şey birikti ki buraya yazacak. Yazamadım. Bu aralar üzerimde bir isteksizlik var. Ama gene de sizlere ramazan bitmeden; gerçi çok az kaldı ama güzel bir güllaç tarifi vermek istedim. İşte buyrun Muhallebili Güllaç...Gene denendi ve yiyen herkes tarafından beğenildi... Bu hafif tatlıyı evinizde kalan son güllaçları değerlendirmek için mutlaka deneyin :)
Fotoğraf biraz amatörce oldu :) Aslında üstten değil de yandan çeksem iyiymiş de...Misafirlere ikram etme faslına denk geldiği için aceleye geldi. Buda komşumuza düşen :)
Muhallebili Güllaç

Güllaç kısmı için:
8 yaprak güllaç (Saffet Abdullah)
4 su bardağı süt (1 litreden biraz az)
1 su bardağı toz şeker
2 su bardağı iri çekilmiş ceviz

Muhallebisi için:
1 litre süt
1 kahve fincanı un
1 kahve fincanı nişasta
1 paket vanilya
1 su bardağı toz şeker
1 paket krem şanti

Üzerini süslemek için:
Çekilmiş antep fıstığı, ceviz, nar... İstediğinizi kullanın. Ben ceviz kullandım

Kullandığım kap:
400mm*270 mm*61 mm boyutlarında borcam

Yapılışı:

  1. İlk önce muhallebimizi yapmakla başlayalım. Tencereye muhallebi malzemelerinde yazan miktarlarda, süt, un, nişasta, vanilya ve toz şekeri koyup karıştırın ve orta ateşte muhallebi kıvamı alana kadar pişirin.
  2. İyice soğuğuyunca içerisine toz krem şantiyi boşaltıp mikserle çırpın.
  3. Artık güllacı işin içine katabiliriz :) Şimdi bir tencerede süt ve toz şekeri kaynatmadan ısıtalım. Süt ne kaynar olsun nede ılık. Çünkü ılık olursa güllaçlarımız sütü çekmez o zaman. Kaynarsa da hamur olur.
  4. Borcamımın altına güllaç yufkasını kırarak güzelce yerleştirdim. Isıttığım sütten güllaç yufkasını ıslatacak kadar döktüm. Sonra ikinci güllaç yaprağını kırıp borcama yerleştirdim ve onu da ıslatacak kadar sütten döktüm. Üçüncü güllaç yufkasını kırarak yerleştirdim ve onu da sütle ıslattım.
  5. Ceviz içimin yarısını borcamıma serptim.
  6. Üzerine 4. güllaç yufkamı kırıp yerleştirdim ve sütle ıslattım.
  7. Tüm muhallebiyi 4. yufkanın üzerine güzelce yaydım.
  8. Beşinci güllaç yufkasını kırıp borcama yerleştirdim ve sütle ıslattım.
  9. Kalan cevizi üzerine serptim.
  10. 6. yufkamı kırdım;yerleştirdim ve ıslattım. Aynı işlemi 7 ve 8. yufkalar içinde yaptım.
  11. Süt arttıysa üzerine döktüm.
  12. Üzerini streçle kapladım ve ertesi günkü iftar misafirlerim için dolaba kaldırdım. Yani yaklaşık bir gün dolapta durdu. Ama bu kadar uzun beklemesi gerekmiyor. Ama bu kadar bekleyince de harika oldu.
  13. İkram etmeden önce kare kare dilimleyip; üzerlerine ceviz serptim.

Afiyet olsun...

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Tencerede Dizme Köfte

Size uzun bir aradan sonra bizim evde çok pişen; sevimli sevimli yenen; misafirlerinize bile kolayca ikram edebileceğiniz mis gibi tencerede dizme köfte tarifi vermek isterim :) Bu yemeği hem yapmayı çok eğlenceli buluyorum hem de görüntüsü çok güzel oluyor :) Buyrun tarifi...

Tencerede Dizme Köfte (3 kişilik)

Köfte malzemeleri :
300 gr. köfte
Köftenin yiyebileceği kadar galeta unu
1 soğan rendesi
1 tatlı kaşığı kadar zeytin yağı
Kimyon, pul biber, karabiber, nane,tuz
NOT: Bu benim köfte tarifim. Ben köfteyi böyle yapıyorum.Ama siz nasıl köfte seviyorsanız öyle yapın. Her türlü köfteyle olur :)

Diğer Malzemeler:
2 orta boy patates
2 orta boy kabukları soyulmuş domates
2 adet biber
4 diş sarımsak

Sosu:
1 yemek kaşığı salça
tuz
su
Eğer kıymanız yağsızsa 1 kaşık zeytin yağı

Yapılışı:
Köftemizi güzelce yoğurup şekil verelim.
Patateslerimizi soyup orta kalınlıkta yuvarlak halkalar keselim.
Sarımsaklarımızı soyup her birini 3-4 parçaya bölelim.
Biberimizi önce uzunlamasına ikiye bölüp çekirdeklerini alalım ve sonra da ortadan tekrar ikiye bölelim.
Domateslerimizi soyup yuvarlak yuvarlak doğrayalım
Tüm malzemelerimiz hazırsa geriye bir tek tencereye dizmek kalıyor. Tencereye bir köfte bir patates dizelim.
Üzerlerine sarımsakları serpiştirelim
Sonra domateslerimizi üzerine yerleştirelim
En üste biberlerimizi koyalım. (Resimde biber yok. Çünkü evde kalmamıştı :) )
1 çay bardağı sıcak suda 1 kaşık salçamızı ve tuzu güzelce ezerek eritelim. Eğer kıymanız yağsızsa 1 kaşık zeytin yağını da ekleyelim.
Tenceremizin içine dökelim.
Sonra tüm malzemelerin boyundan bir parmak eksiğe kadar sıcak su daha döküp; ağzını kapatıp patateslerimiz iyice pişene kadar pişirelim.

Hafif bir yemek olduğu için yazın mutlaka denemelisiniz :) Afiyet olsun...

15 Mayıs 2014 Perşembe

1 Mayısta Kıbrıs Gezisi

1 Mayısın perşembeye denk gelmesini fırsat bilerek, Cumayı da izin alıp 4 günlüğüne bir Kıbrıs turu yaptık  Güneş'le. Biletlerimizi maximilesdan aldım :) Biraz puanım birikmişti. Geri kalan parayı da henüz almadılar:) Bir yıl içerisinde biriktirdiğim puanlarımdan alacaklar. Puanlarım yetmezse de bir yılın sonunda hiç faizsiz sadece kalan parayı ödeyecekmişim :) Çok süper oldu. Uçak biletine henüz hiç para vermedik :) Kıbrıs'a pasaportla gitmedik. Sadece nüfus cüzdanı yeterli.
Ankara da bol bol yağmur yağmasına rağmen, Kıbrıs'da hava gayet sıcaktı. Hep kısa kollu dolaştık. Ancak ben akşamları üşüyüp üzerime ince bir şeyler aldım.
Otel rezervasyonumuzu yaklaşık 3 ay öncesinden Göral turdan yaptık. Havaalanı-otel transferimizi de gene bu turdan aldık. En ucuzunun bu olduğunu duymuştum. Tur görevlisinin Kıbrıs'ın en güzel denizine sahip demesi üzerine Accapulco'dan yaptık otel rezervasyonumuzu. Kıbrıs'ın diğer yerlerinde deniz nasıl bilemem ama (taşlık olduğunu söylemişlerdi) bu otelin denizi hakikatten de fena değildi. Denizin dibi kumdu. Ama biz denize çok giremedik. Çünkü deniz hala soğuktu. Yani 1 mayısta denize girersiniz diyene kanıp deniz hevesiyle gitmeyin Kıbrıs'a çünkü pek girilmiyor :) Biz ayaklarımızı soktuk; bir kere de bir cesaret giriverdik 5 dakika.
Bunun dışında otelin güzel bir havuzu vardı. Ama maalesef havuzun suyu da oldukça soğuktu. Havuza da pek giremedik. Yani anlayacağınız pek deniz, güneş, kum tatili olmadı. Ama baya bi gezmeli tozmalı, dinlenmeli bir tatil oldu.
Accapulco otelden bahsedecek olursam. Oteli maalesef beğenmedim. Temizlik fena değildi. Biz otel odasında kaldık. Villa odalarının kalınmayacak kadar eski olduğunu duydum ama. Otelin güzel bir kumsalı, çok hoş bir manzarası ve çok büyük bir havuzu vardı. Yalnız ultra her şey dahil gittiğim bu otelin aslında ultra hiç bir şey dahil değil olduğunu fark ettim :) Üç öğün yemek ve yemeklerinizde aldığınız içecekler haricinde aklınıza gelebilecek her şeyde ağızları parayla açılıyor. Üstelik yemekleri de beş yıldızlı otele göre çok vasat. Ana yemek sayısı çok az. İnsanların karnını makarna ve patates kızartmasıyla doldurmaya çalışıyorlar. Üstelik bir önceki öğünde bitmeyen yemeği ertesi öğünde tekrar çıkartıyorlar bence. Akşam yemeğinde gördüğünüz mercimek köfte ertesi öğlen de bildiğiniz önünüzde. Üstelik yemek almak da çok işgence. Otel kalabalıktı ancak tam da dolu değildi. Buna rağmen yemeklere ulaşmak için baya zorlandık :) Bunun dışında odaya hiç bir içecek yada yemek götüremezsiniz. Her yerde bu yazıyor. Ultra her şey dahil bir otelde böyle bir yazı yazmaya gerek olmaz normalde. Çünkü her şey her yerde bedavadır. Odanızdaki su ve mini bardaki her şey paralı. Odanızdaki kasayı kullanmak istiyorsanız günlük para istiyorlar. İnternet paralı. Üstelik saati 5 TL gibi uçuk bir fiyatı var. Girne'ye shuttle var; paralı. Aralarda içmek isteyeceğiniz her şey para para para...Hayatımda bu kadar para göz otel görmedim. Ama otelin umduğum gibi çıkamaması tatilimin kötü geçmesine sebep olmadı. Baya bir gezdik tozduk.
Otele giriş yaptığımız perşembe günü uyuduk; havuza gittik; şezlonga uzandık;sahilde yürüyüş yaptık. Kısacası dinlendik baya bir.
İkinci gün kahvaltıdan sonra Girne shuttleına bindik. Girne'ye gittik. Girne kalesine doğru yürüyüş yaptık. Kaleyi gezdik. Girne limanını gezdik. Girne kalesinde Kıbrıs evi diye şirin bir restoranın incecik balkonunda dinlenip Girne'nin güzel manzarasını izledik.
Girne kalesine doğru yürürken
Girne kalesinden bir manzara
 Bu da Girne kalesinin iyice tepelerinden bir manzara. Denizin temizliği taa o yüksekten bile nasıl belli :)
Kale merdivenlerini çıkar çıkmaz sizi ilk karşılayan şirin restoran Kıbrıs evi...
 Kıbrıs Evi'nin ince balkon manzarası :)
 Bize ikram ettikleri kereviz sapı turşusu. Hiç yememiştim. Ama tadı fena değil. Hoşuma gitti benim.
Sonra Girne'den sık sık kalkan Lefkoşa dolmuşuna bindik. Yaklaşık 20 dakika sonra Lefkoşa'ya ulaştık. Dolmuşçuya biz turistiz nerede inelim diye sorunca bizi tarihi bir caddenin başında indirdi.
Şimdi internetten araştırınca dolmuşçunun bizi Atatürk Caddesi başında indirdiğini keşfettim :)
Yürüye yürüye yol boyu gittik. Yolun üzerinde Mevlevi Tekke Müzesini gezdik. Daha sonra şirin ve tarihi bir çarşıya ulaştık. Gitmeden araştırmıştım; Kıbrıs'dan ne alınır diye. Valiz ve fincan alınır diye bulmuştum. Hakikatten valizler çok ucuzdu. Kendime 100 TL ye çakma bir Louis Vitton aldım:) Ama hiç çakma olduğu anlaşılmıyor :) Geri dönüşte hava alanında bir adamı eğilip üzerindeki etiketi okumaya çalışırken yakaladım :) Ne kadara aldığımı merak etmiş. Ben de söyledim çakma diye. Adam vay be aynısı dedi :)
Sonra çarşı birden tel örgülerle kesildi :) Geri taraf Rum kesimiymiş. Çok garip geldi bana. Bilmiyordum; baya bir şaşırdım. Ama burası çarşıydı; yürüyorduk biz diye kaldım :) Rum kesiminden bizim tarafa herkes elini kolunu sallaya sallaya geçiyor ama biz geçemedik rum kesimine ne yazık ki. Sonra çarşının ilerisindeki tarihi pazarı ve tarihi camiyi gezdik. Selimiye camii kiliseden daha sonra camiye çevrilmiş; çok büyük bir camii. Sonra da dolmuşla Girne'ye geri döndük.
Lefkoşa tarihi Atatürk caddesi
Mevlevi Tekke Müzesi ve semazen olmaya özenen kocam :)
 Tarihi çarşı...
 Lefkoşa'da şoka girdiğim an :) Kıbrıs Rum Kesimine geçiş
Kiliseden camiye çevrilmiş Selimiye Camii
 Bu caminin içi. Kilise resimleri kireçle kapatılmış.
 Burası tarihi belediye çarşısı. İçeride bir çok hediyelik eşya dükkanı var. Buradan değil ama hemen caminin biraz üstündeki bir dükkandan fincanlarımı da aldım :) Bone china ve hand made diyor ama bakalım :)

Ertesi gün gene otelde kaldık ve güzelce dinlendik. Bu sefer daha çok yüzdük. Tüm gün havuz başında takıldık. Gece atari, tavla falan oynadık. Uzun bir aradan sonra tavlada sonunda Güneş'i yenmeyi başardım :)
Son gün erkenden kalkıp bavullarımızı otel emanetine bıraktık ve kahvaltıdan sonra gene Girne'ye gittik. Bu sefer dolmuşla Gazi Mağusa' ya geçtik. Girne'den Mağusa'ya saatte bir dolmuş kalkıyor. Gazi Mağusa tarihi bir yer; orada kalenin yanında inip surların içerisini gezdik de açıkçası çok ıssız, sıcak ve sıkıcıydı. Buraya geldiğimize biraz pişman olup hemen iki saat içinde Girne'ye geri döndük.
 Gazi Mağusa surlar içine girmeden hemen önce
 Gazi Mağusa surlar içinde yıkık bir kilise
 Gene surlar içinde Gazi Mağusa Canbulat Müzesi
Girne'de bir taksiyle anlaşıp 15 tl ye Bellapais manastırına çıktık. Tarihi kiliseyi gezdik; hemen kilisenin yanındaki muhteşem manzaralı restoranda muhteşem bir yemek yedik. Bence burası Kıbrıs'ın en güzel yeriydi. Kıbrıs'a giderseniz burayı mutlaka görün derim. Çok enteresan bir şekilde Güneş'in Kıbrıs'da okuyan kuzeni Can'la ve kız arkadaşıyla orada karşılaştık:) Anlaşsak bu kadar iyi zamanlama olamazdı herhalde :) Onlarla da biraz muhabbet ettikten sonra sağ olsunlar bizi otele bıraktılar :) Biz de havaalanı transfer otobüsümüze binip havaalanına ortadanda bir tatili daha bitirmenin üzüntüsü ve yeni tatil heyecanlarıyla evimize geri döndük :)
Bellapais'de Yemek yediğimiz restorandan Girne manzarası
Restoranın iç mekanı
 Bellapais kilisesi
Ben bu sefer çok araştırarak gitmedim nereler gezilir diye. Hep oradaki insanlara sorduk. Araba da kiralamadık. Belki bazı yerleri atlamış; gezememiş olabiliriz. Bir dahaki sefere artık. Bu arada Kıbrıs'ın %70 ini gezdirdiğini iddia eden günübirlik turlar da var. Bizim otelimizde bize söylemişlerdi mesela. Ama biz zaten Girne ve Lefkoşa'yı kendi imkanlarımızla biraz gezmiş olduğumuzdan tura katılmadık. Şimdi önümüzde bir de 19 Mayıs tatili var :) Herkese iyi eğlenceler :)